Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Halil İbrahim

352 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
George Orwell'un 1949 yılında yayınlanan ünlü romanı "1984", totaliter bir rejim altında yaşayan bir adamın hikayesini anlatıyor. Kitap, çağdaş dünyanın bir eleştirisi olarak kabul edilir ve totalitarizmin tehlikesini vurgulamaktadır. Romanın ana karakteri Winston Smith, karanlık bir dünyada yaşamaktadır. Büyük Birader tarafından
1984
1984George Orwell · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2021166,4bin okunma
Reklam
·
Puan vermedi
Bu bir incelemeden ziyade kitabın bana düşündürdükleridir. Oblomov öyle bir karakter ki yaşam tarzı bir yaşam felsefesi haline gelmiş. Arkadaşı Ştolts Oblomovluk diyor. Peki nedir bu Oblomovluk? Oblomovluk kısaca hiçbir şey yapmamak sadece yatmak, yemek yemek, kalkmak ve başka hiçbir şeyle ilgilenmemek. Tabi bu Oblomovluk aile serveti ile ilgili bir durum. Oblomov aileden zengin birisi ailesinden servet olarak 350 köylüsü olan bir çiftlik kalıyor. Eğer bir hayat mücadelesi içinde olsaydı Oblomovluk yapamazdı diye düşünüyorum. Zaten böyle olmasında ailesinin de büyük payı var zira ailesi de bu Oblomovluk felsefesini benimsemiş. İlk 100 sayfa boyunca yataktan hiç çıkmamıştı mesela okurken bir ufak sinirlenmedim değil bu miskinliğine. İlya İlyiç’in (Oblomov) bu yaşam felsefesine sunduğu bahane ise şu şekilde: Gösteriş meraklısı, bom boş zihinli, çıkarcı, parti parti gezen diğer soylular gibi sabahtan akşama şu ev benim, bu ev senin senin gezerek sevmediğim bir sürü insanla aynı ortamda bulunmaktansa evimde kalmayı, düşünmeyi, uyumayı yeğlerim diyor. Sunduğu bahane bana da mantıklı geldi elbette ama keşke 100 sayfa boyunca yatakta kalmasaydı. :) 600 sayfalık kalın bir kitaptı fakat okuması gayet kolay ve keyifliydi.
Oblomov
Oblomovİvan Gonçarov · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202139,4bin okunma
331 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Dikkat Spoiler İçerir !!!
Bu bir incelemeden ziyade kitabın bana düşündürdükleridir. Hiçbir karakter isminin, net bir şehir ve mekan isminin olmadığı yazım ve imla kurallarına pek dikkat edilmeyen - yazarın tarzı böyleymiş- ilginç bir romandı. Bir ülkede aniden ortaya çıkan ve bir kişi hariç bütün insanların kör olmasına sebep olan bir körlük salgını üzerinden ilerliyor hikaye. Doktorun karısı olarak geçiyor kör olmayan kahramanımız ve her şeyi onun gözünden okuyoruz, görüyoruz bizlerde. İlk kör olanlar içinde bulunan doktor eşiyle birlikte karantinaya alınan 300 kişi arasında kadın kahramanımız ve o da kör taklidi yapıyor eşini yalnız bırakmamak için. Karantina da gördüğü manzara ise herkesin eşit derecede olduğu ve hayat mücadelesi verdiği bir ortamda medeniyetin nasılda ortadan kalktığı ve insanın ne kadar hayvanlaşabileceği oluyor. Aynı şey günümüzde olsa ki bir benzeri oldu koronavirüs salgınında kitapta okuduğum insanlık dışı manzaranın olacağına olan inancım güçlendi. Kişisel çıkarlarını, anlık mutluluk arayışlarınını, kişisel haz ve şehvetlerini toplumun çıkarından üstün tutan insanların çok fazla olduğu bir toplum düzeninde -aksini hayal etmek ütopya zaten - insanoğlu olarak kitapta anlatılan kaosa, pisliğe ve hayvanlaşmaya mahkumuz. İlk başta söylediğim sebeplerden dolayı okuması biraz zor olsa da okuduğum ilginç kitaplardan birisiydi çok şey düşündürdü.
Körlük
KörlükJosé Saramago · Kırmızı Kedi · 2022104,3bin okunma