Dostoyevski’yi ilk eseri olan İnsancıklar’dan itibaren okuyan birisi olarak söylüyorum ki kesinlikle en ağır ilerlemesi en zor kitabıdır bana göre. Cümleleri anlamak için bir kaç kez üstünden geçmek zorunda kaldım. Dostoyevski’de doz önemlidir alt metinde verdiği önemli uyarılardan biridir bana göre. Dolgorukiy kendinden emin olamayan,karakteri tam oturmamış biridir bana göre. Yapması gerekeni bilip yapamayan hep erteleyen biridir. Bu tür insanlar günlük hayatta da vardır ve hep silik karakterlerdir. Nefret ederim. Ama kitabı sevdim.
İnsana gerçek acı veren ağır anıları vardır, yavrum. Her insanın vardır böyle anıları. Ama unutulurlar. Bir gün bir şey olur, birden gelirler insanın aklına. Tümü gelmese bile, küçük bir parçası gelir, sonra insan kurtaramaz yakasını.
Yetim olduklarını sezinleyen insanlar birbirine daha bir sıkı, sevgiyle sarılabilirlerdi. Birbirleri için her şey olduklarını anlayıp el ele verebilirlerdi ! Yüce ölümsüzlük ülküsü yitip giderdi, yerini başka şeyler alabilirdi. O an, ölümsüzlüğe beslenen o eski aşırı sevgi herkeste doğaya, barışa, insanlara, her çeşit bitkiye yönelebilirdi.
İyi bir şey yapmak istediğinde Tanrı için yap. Kıskançlık olmasın içinde. Başladığın işe dört elle sarıl,canını dişine takıp çalış. Yüreksiz olma ! Birden ileri atılarak da geri çekilerek de çalışma. Sana gerekli olan budur işte. Başka bir şeye ihtiyacın yok.
Kendisiyle alay edileceğini aklına bile getirmeden her şeye, herkese inanan yaratılışta insanlar vardır. Dar kafalılardır böyleleri. Karşılarına ilk çıkana yüreklerinde ki tüm değerli şeyleri vermeye hazırdırlar.