Marsha&Hamilton
Ama yasak bölge bina ve tesislerinin ötesindeki yol üzerinde olan lokanta şöyle dursun, California Bakım Laboratuvarları’nın çıkış rampasına bile varamadılar. Üniformalı bir haberci düzgünce katlanmış beyaz bir kâğıt parçasını uzatarak onu durdurdu. “Bu sizin için, Mr. Hamilton. Albay T. E. Edwards size vermemi söyledi.” Hamilton eli
Alfa Yayıncılık
BİR MASAL GİBİ Dondurucu soğukta bir an önce evime varabilmek için hızla yürürken, ayağımın ucunda bir cüzdan gördüm.. Hemen aldım. Sahibini gösteren bir kimlik vardır diye acele acele açtım.. İçinde üç dolar ve sararıp kat yerleri yıpranmış eski bir zarftan başka birşey yoktu... Sol üst köşede yalnızca gönderenin adresi, alıcı adresi
Sayfa 133Kitabı okudu
Reklam
Saraya girer girmez, III. Murat'ın ilk işi beş kardeşini boğdurmak olmuştur. III. Mehmet (1595-1603) ise, on dokuz kardeşini öldürtmüş ve şehza­deleri vali atama adetine son vermiştir. Onları haremde, sonradan "kafes" diye bi­linen özel bölmelere yerleştirtmiştir. Şehzadeler kafesten ayrılamaz, çocuk sahibi de olamazlardı. Sürekli olarak idam korkusu ile yaşamaktan çoğunda ruhsal bo­zukluklar belirmiştir. 11. Süleyman ( 1687- 1691 ) , tahta çıkmak üzere çağrıldığın­ da kendisini kafesten almaya gelen saray görevlilerine, "Ölüm fermanım çıkmışsa söyleyin. Namazımı kılayım da aldığınız buyruğu öyle yerine getirin. Çocuklu­ğumdan beri, kırk yıl hapislik çektim. Hemen ölmek, her gün biraz ölmekten yeğ­dir. Tek bir nefes için ne korkulara katlanıyoruz!" diye ağlamıştır. Padişah, ka­festen güçlükle alınıp tahta oturtulmuştu.
Sayfa 64 - PdfKitabı okudu
Clay aralarındaki binlerce kilometrenin, onu Julia'nın yalanlarına ve canını yakma ihtimaline kar- şı koruyacağını düşünüyordu. Aralarındaki kilometre farkını kapatmadığı sürece sorun olmazdı. Bu yüzden de telefonu çalıp da ekranda Julia'nın adını görünce hemen cevapladı. "Merhaba." "Selam," dedi Julia uykulu ve
Sayfa 55
Suat'ın Ne Bir Ses Ne Bir Nefes'i edebiyat dünyasına bir bomba gibi düştü. Kara Kitap'tan sonra ikinci romanıyla da büyük ses getirmişti genç yazar. Henüz sadece yirmi bir yaşındaydı! Buna karşılık, ülke sathında, en azından gazetecilik ve yazarlıkla uğraşıp da adını duymayan kimse kalmamıştı..
Sayfa 47 - Destek YayınlarıKitabı okudu
Bir insan nasıl anlar âşık olduğunu?” diye sordum bir gün dedeme. “Nefesini tut...” dedi gülümseyerek. “Anlamadım...” dedim. “Nefesimi mi tutayım?” “Evet...” dedi. “Öylece tut ve bekle.” Dediğini yaptım. Dayanabildiğim kadar soluksuz bıraktım kendimi. Saate bakmayı akıl edememiştim ama sanırım otuz saniye sonra iyice zorlanmaya başladım. Tam pes ediyordum ki, eliyle kapadı ağzımı ve burnumu. Neye uğradığımı şaşırdım. Ölecek gibiydim artık... Yüzüm kızarıyor, gözlerim doluyordu. Dayanılmaz bir hal almıştı nefessizlik... Sonunda çekti elini yüzümden. Derin derin solumaya başladım can havliyle. Bana bunu neden yaptığını anlayamıyordum bir türlü. Gözlerinin içine baktım soran bakışlarla. “Bunu bana neden yaptın dede?” dedim. “En çok neye ihtiyacın vardı az önce?” diye sordu sakin bir tavırla. “Tabii ki nefes almaya...” dedim. “Peki, ne kadar ihtiyacın vardı?” “Biraz daha nefessiz kalsaydım ölecektim.” Ancak bu yaşıma gelince ne demek istediğini anladığım bir cevap verdi dedem: “İşte bir gün birine nefes kadar ihtiyacın olursa ona âşık olduğunu anlayacaksın evlat.”
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.