Düşünme denen şu mekanik alışkanlık bir yerden kırılmak zorunda. Öyleyse her ne yapıyorsan yap sözsüz bir biçimde yapmaya çalış. Zordur, çetindir ve başlangıçta kesinlikle imkânsızmış gibi gelir ama değildir. İmkânsız değildir; zordur. Sokakta yürüyorsun, sözsüz yürü. Sadece yürü, yalnızca bir-iki saniye bile olsa bambaşka bir dünyanın kapısı aralanacak; sözsüz bir dünya, insanın kendi içinde yarattığı zihnin dünyası değil gerçek dünya.
Yemek yiyorsun; sözsüz ye. Birisi
Bokoju'ya sordu —Bokoju yüce bir Zen ustasıydı— "Senin yolun, senin yöntemin nedir?" Bokoju dedi ki: "Benim yöntemim çok basit: Karnım acıktığında yerim; uykum geldiğinde uyurum, hepsi bu."
Adam allak bullak oldu. "Ne diyorsun? Ben de yemek yerim ve uyurum ve herkes aynı şeyi yapıyor. Bunda kendi yolun olarak adlandırılacak ne var?" diye sordu.
Bokoju: "Sen yemek yerken pek çok şey yapıyorsun, sadece yemiyorsun. Ve sen uyurken, uyumak dışında her şeyi yapıyorsun. Ama ben yerken, sadece yiyorum; uyurken sadece uyuyorum. Her eylem tamdır."
Eğer sözsüz olursan her eylem bütündür. O halde zihninde sözel bir ifade olmadan, zihninde düşünceler olmadan yemeyi dene ve o zaman yemek bir meditasyona dönüşür çünkü sözsüzsen bir tanık olacaksın.
Eğer sözelsen bir düşünür olacaksın. Eğer sözsüz olursan o konuda bir şey yapamazsın; otomatikman bir tanık olacaksın. O halde ne olursa olsun sözsüz bir şekilde yapmaya çalış: Yürü, ye, duş al ya da sessizce otur. O zaman sadece otur; "bir oturuş" ol. Düşünme. O zaman sadece oturmak bile bir meditasyon olur; sadece yürümek de bir meditasyon olur..