Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Felsefe Okumaları
1. Schopenhauer - Say yayınları dizisi 2. Schopenhauer - İsteme ve Tasarım olarak dünya 3. Schopenhauer - Aşkın metafiziği 4. Rudiger Safranski - Felsefenin yaban yılları( Schopenhauer biyografisi) 5. Nietzsche - Böyle buyurdu zerdüşt 6, Nietzsche - Putların Alacakaranlığında 7. Nietzsche - İyinin ve kötünün ötesinde 8. Nietzsche - Ecce
Evrim Hakkındaki Kitapların Kısa Bir Listesi
Evrimağacı sitesinin evrime dair okunmasını tavsiye ettiği kitap listesidir. İhtiyacı olanlar için paylaşayım dedim. İyi okumalar   Evrimin Temelleri ve Genel Evrim ile İlgili Kitaplar Evrim Kuramı ve Mekanizmaları, Çağrı Mert Bakırcı, Kor Kitap (Evrime sağlam bir giriş yapmak ve/veya aklınızdaki hatalı bilgilerden arınmak için bu kitapla
Reklam
251 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
12 günde okudu
İçimizde bir balığın yanında bir bakteri, maya, sinek, solucan, sürüngen... de var. Bunlarla ilgili benzerliğimiz milyonlarca yıl boyunca içimizde saklı kalarak bize geçmişimiz, nerden ve nasıl geldiğimiz hakkında fikir verir: DNA yapıları, organ benzerlikleri ve evrimle. Kitabın ana konusu burdan anlaşılacağı üzere, evrim. Burada balık üzerinde
İçimizdeki Balık
İçimizdeki BalıkNeil Shubin · NTV Yayınları · 2015214 okunma
Renkli görebilen öteki primatlar üzerindeki çalışmalardan, bizdeki renkli görme biçiminin, bundan yaklaşık 55 milyon yıl önce ortaya çıktığını hesaplayabiliyoruz. Bu dönemde tarih öncesi ormanların bileşimlerinde değişiklikler meydana geldiğine kanıt oluşturacak fosillere sahibiz. Bu dönemin öncesinde, ormanlarda incir ve hurma ağaçları çok boldu; ama bu meyve­ler lezzetli olsa da, hep aynı renkteydi. Daha sonraki ormanlar­ da bulunan bitki çeşitliliği daha fazla ve bitkiler de muhtemelen farklı renklerdeydi. Renkli görmeye geçişin, tek renkli bir ormandan, çok daha zengin renklerde yiyeceklerin bulunduğu bir ormana geçişle bağlantılı olduğu, bu durumda akla aykırı bir iddia sayılmaz.
İnsanlığımızın ve çektiğimiz birçok sıkıntının temellerini, geze­genimizde gelmiş geçmiş belki de en iddiasız canlıların içinde yerleşmiş bulmak kadar güzel ve derin, başka çok az şey olsa gerek.
Dış gebeliklerin yaklaşık yüzde 96’sı yumurta kanallarında (Fallop tüpler) döllenmenin gerçekleştiği yere çok yakın bir bölgede görülür. Bazen mukoza salgısı, blastosistin rahme geçişini engelleyerek blastosistin tüplere yerleşmesine yol açar. Dış gebelik zamanında fark edilmezse, çeşitli doku yırtılmalanna neden olabilir. Çok nadiren blastosist, annenin vücut boşluğuna; bağırsaklar ile vücut duvarı arasındaki boşluğa atılır. Bu blastosistlerin, rektu­mun ya da rahmin dış tabakasına yerleştiği daha da ender durumlarda, fetüsün, gebeliğin sonuna kadar gelişimini burada sürdürdüğü olağandışı vakalara da rastlanır! Bu fetüslerin, bazen annenin karnı açılarak dünyaya getirilmesi mümkün olsa da, bu tür bir yerleşim genelde çok tehlikelidir; çünkü anne için kana­ maya bağlı ölüm riskini, normal gebeliğe kıyasla 90 kat artar.
Reklam
Biz insanlar, şaşmaz bir düzenle biraraya gelen yaklaşık 2 tril­yon hücrelik bir bileşimiz. Vücudumuz, tam da olması gereken yerde bulunan hücrelerimizle ve organlarımızla üç boyutlu yapıdadır. Kafamız en üstte, omuriliğimiz ise sırtımıza yakın konumlanmıştır. Mide ve bağırsaklarımız karın bölgesinde, kol ve bacaklarımız da yanlardadır. Bu temel yapı, bizi hücre yığın­larından veya kümelerinden oluşan ilkel canlılardan ayırır.
Tiktaalik
Ne var ki, bulduğumuz bu yeni yaratık, balıklarla karada yaşayan hayvanlar arasındaki ayrımı ortadan kaldırmıştı. Balıklarda olduğu gibi, sırtında pullar ve perdeli yüzgeçleri; ama karada yaşayan ilk canlılar gibi, yassı bir kafası ve boynu vardı. Ayrıca yüzgecin içine bakınca, üst kola, önkola ve hatta bileğe karşılık gelen kemikler görülüyordu. Eklemleri de vardı; bu, omuz, dirsek ve bilek eklemleri olan bir balıktı. Bu yapıların hepsi perdeli bir yüzgeç içerisindeydi.
Sayfa 34 - NTV YayınlarıKitabı okudu
Koku her şeydir diyebilirim :D
Kokular, hepimizin bildiği gibi, dünyamızı algılama biçimimiz üzerinde derin bir etkisi olabilecek uyarımlar uyandırır beynimizde. Bize, çocukluğumuzun dersliklerini veya büyükannemizin tavan arasındaki küf kokulu sıcaklığını hatırlatan bir ko­ku, çoktandır gömülü duran duyguları uyandırabilir. Daha da önemlisi, kokular, hayatta kalmamıza yardımcı olabilir. Lezzetli bir yemeğin kokusu bizi acıktırır, lağım kokusu midemizi bulandırır. Çürük yumurtadan sakınmak doğamızda var. Evinizi sat­mak mı istiyorsunuz? Evinizi görmeye geldiklerinde fırında ekmek pişiriyor olmanız, ocakta kapuska pişiriyor olmanızdan çok daha iyi olacaktır.
Fıtık deyince aklıma Adnan Oktar geliyor ıyykk :D
Fıtığa yatkınlığımız, en azından kasığa yakın fıtığa yatkınlığı­mız, bir balık vücudunu alıp onu yavaş yavaş bir memeli vücu­duna dönüştürmenin sonucudur. Balıkların cinsiyet bezleri, göğüslerine doğru ve kalplerinin yakınına kadar uzanır. Memelilerde durum böyle değildir ve sorunda bu noktada ortaya çıkar. Gerçi yumurtalıklarımızın göğsümüzün içinde ve kalbimizin yakınında olmaması çok iyi bir şeydir (gerçi öyle olsaydı Bağlılık Yemini etmek farklı bir deneyim olabilirdi). Eğer cinsiyet bezlerimiz göğüs boşluğu­muzda olsaydı, çocuk sahibi olamazdık.
574 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.