Allah herkese bir diğerini küçümseyebilme yeteneğini kazandırmıştır. Unutabilme yetisinden sonra insanların kendilerinden hoşnut kalabilmelerini sağlayan en değerli özelliklerden birisi de bu.
“Kimseye biat etmedim”
Kimseye ve bir şeye biat etmeyecek kadar değerli bir benliği varmış gibi. Sokaklar özgür benlikten geçilmiyorken bu da başka bir tür sıradanlık.
Bana kalırsa Allah korkusu ona duyulan sevgiden de hakiki bir şey. Zira herkesin kafasında ayrı bir Tanrı tasavvuru var. Nasıl her velinin miracı birbirinden farklıysa bu da öyle. Yani kafamızda kendi eğilimimize göre hayal ettiğiniz bir Tanrı’yı sevebiliriz. Ama bu kolaycılık olur. Çünkü O kendisi hakkındaki tasavvurlarımızdan hiçbirisine sığmaz. Allah sevgisi onun yanında pek insani bir yaklaşım olur. Fakat korku ve utanma hakikattir. Araya kendimize ait çarpık tahayyüllerin girmediği bir nesnellik. Önce kulluğu hakkıyla yerine getirememekten doğan bir korku gelmeli. Ya da onun görlemiyle aramızdaki inanılmaz büyüklükten doğan sakınma. Önemli olan tevekkül. Tevekkül sallantısı olmayan bir huzur ve huzuru olmayan bir sallantıdır denilmiştir.
Daha evvel okuduğum bir kitabın sayfalarına yeniden kavuşma isteği duyuyorum sık sık. Bir dostu özlemek ya da çocukluğumun geçtiği eve dönmek istemek gibi bir his. Belirsizliklerle dolu dünyada bildik bir şeyler…