Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Neşe Dolu

Neşe Dolu
@nesedolu
232 syf.
·
Puan vermedi
·
36 günde okudu
Seneler
SenelerAnnie Ernaux
8.2/10 · 1.569 okunma
Reklam
“Şeylerin bolluğu, fikirlerin kıtlığını ve inançların aşınmasını gizliyordu.”
“..birden kendi aile ortamımızı dışarıdan görüyor ve onu artık bize ait olmayan kapalı bir dünya olarak algııyorduk. Bizim zihnimizi meşgul eden düşünceler burada konuşulan hastalıklara, Ay’ın büyüdüğü günlerde ekilmesi gereken sebzelere, fabrikadaki işten çıkarmalara, her şeye yabancıydı.”

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
“İstikbal aradan çıkarmamız gereken bir dizi tecrübeden ibaretti, yirmi dört ay askerlik, iş, evlilik, çocuk. Bizden beklenen, geleneği aktarmayı doğallıkla kabullenmemizdi. Bu baştan sona belirlenmiş gelecek karşısında, insan ister istemez olabildiğince uzun süre genç kalma arzusu duyuyordu. Söylem de kurumlar da arzularımızın çok gerisindeydi fakat toplumun söylenebiliriyle bizim söylenemezimiz arasındaki uçurum bize normal ve çaresiz geliyordu, aksi düşünebileceğimiz bir şey dahi değildi.”
“Utanç tehdidi kızların yakasını bırakmıyordu. Giyim ve makyaj tarzları hep bir şekilde fazla bulunuyordu: fazla kısa, fazla uzun, fazla açık, fazla dar, fazla göz alıcı.. Ayakkabılarının topuk yüksekliği, kimlerle görüştükleri, nereye gittikleri, eve kaçta döndükleri, aydan aya apış araları, her şeyleri toplumun tamamının didikleme konusuydu…. Hiçbir şey, ne zeka ne eğitim ne güzellik, hiçbir şey bir kızın cinsel itibarı, yani evlilik piyasasındaki değeri kadar önem taşımıyordu… “Evlenmeden önce biriyle yatarsan, kimse seni istemez,” denir; bu sözle kastedilen piyasanın erkek tarafının ıskartası, yani sakat, hastalıklı ya da daha da kötüsü boşanmış bir adam hariç “hiç kimse”ydi. Evlenmeden çocuk doğurmak, bir kadın için hiçbir değerinin kalmaması, suçunun meyvesiyle onu kabul etme fedakarlığını gösterecek bir adamın karşısına çıkması dışında bütün umudunu yitirmesi demekti.”
Reklam
“Ancak evlenince sevişebilme izni alana kadar, mastürbasyon yıllarının sonu gelmiyordu. Yetişkinlere mahsus sandığımız, ama bütün dikkat dağıtma çabalarına, dualara rağmen ne pahasına olursa olsun tatmin edilmeyi isteyen hazzın özlemiyle yaşamamız gerekiyordu. Bizi sapkınlar, histerikler ve orospular sınıfına koyan sırrın yükü hayatımızı ağırlaştırıyordu….Yatakta ya da tuvalette mastürbasyon yaparken bütün toplumun gözü üzerimizdeydi.”
“Toplumun işkillendiği şeylerin başında cinsellik geliyordu ve herkes her yerde, her şeyde onu görüyordu: açık yakalı elbiselerde, dar eteklerde, kırmızı ojede, siyah iç çamaşırında, bikinide, iki cinsin yan yana gelmesinde, sinema salonlarının loşluğunda, umumi tuvaletlerde, Tarzan’ın kaslarında, derste bir kızın elini saçına götürmesinde vs. “Mazbut” ve “hafif” diye sınıflanan kızları değerlendirmenin birinci ölçütü buydu.”
“Doğuştan gelen zeka geriliği kimseyi kaygılandırmıyordu. Delilik korkutuyordu çünkü bir anda, esrarengiz bir şekilde, normal insanların başına geliyordu.”
“Bokla içli dışlı yaşıyorduk. Ve bu bizi güldürüyordu.”
“Çoğu kişinin ömrü taş çatlasa elli kilometre çapında bir daire içinde geçiyordu.”
Reklam
“Bir yandan Simone de Beauvoir’ın Mandarinler’ini okumaya çalışırken, bir yandan da ona göz kulak oluyordum. Kendimi okumaya veremiyordum, bu kalın kitabın belli bir sayfasına geldiğimde babam artık yaşamıyor olacaktı.”
72 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Babamın Yeri
Babamın YeriAnnie Ernaux
7.7/10 · 2.253 okunma
“Ellilerin sonlarına kadar, sabahları hep çorba içti, sonra çekine çekine sütlü kahveye geçti, sanki kadınsı bir inceliğe kurban gidiyordu.”
“Yok yere çocuklara kasketiyle vururdu. Sert bir adamdı,kimse onunla dalaşmaya cesaret edemezdi. Karısı pek gün yüzü görmemişti. Bu kabalık onun için yaşam kaynağı, sefalete direnme gücü ve erkek olduğuna inanmanın bir yoluydu.”
“Bayram sofrası sohbetlerinde, yüzü gittikçe silinen bir isimden ibaret olacağız ve giderek eski devirlere ait, adsız sansız yığının içinde kayıplara karışacağız.”
74 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.