Eşim radyocu Nihat Sırdar’ın hayranı. Evde her gün onun radyo programını dinliyoruz. Sırdar’ın Kafa dergisine yazdığı yazılar Otuz Beş’i Beklerken kitabında toplanmış. Kitabı okumadan önce otuz beşin yaşı ifade ettiğini düşündüm ve neden kesme işareti kullandıklarını anlamadım. Meğer otuz beş İstanbul’da bir otobüsün ismiymiş. Zaten kitapta Sırdar’ın çocukluğundaki İstanbul’la ilgili anıları anlatılıyor. Okurken geçmişe, çocukluğa özlem duymamak imkansız.
İçelim ab-ı hayatı, neşe verir bedene.
Ne mutlu bunu icat edene.
Bunu icat eden bir pir,
Akşamları iki, sabahleyin bir.
Artsın eksilmesin
Taşsın dökülmesin
Allah hiç kimseyi
Meyhanesiz memlekete düşürmesin.
Can Yücel, Edip Cansever, Cemal Süreya, Turgut Uyar, Tomris Uyar, Ömer Uluç ve yıllar içinde sayısız yazar, çizer…
Buluşuyorlar, sohbet ediyorlar, rakı içiyorlar.
Bir gün bir kadın geliyor masaya. Bir rivayet, kadının adı Destina.
Vücudunda bir iğne olduğunu ve bulunamadığını, kalbine gitmesi halinde öleceğini anlatıyor.
Hemen garsondan bir şişe rakı isteniyor ve masadakiler şişeyi imzalıyor. Şişeyi kadına verip bir sonraki tarihte yani 26 Mart’ta getirmesini istiyorlar.
Yıllar ilerledikçe ve bir önceki rakı şişesi geldikçe o tarih “Ölmeme Günü” oluveriyor.
Yıllar yılları kovalıyor. Her yıl 26 Mart’ta buluşuluyor, devrisi yılın rakısı masadan birine emanet edilirken geçen senenin rakısı iyi ediliyor.
Son ölmeme günü 26 Mart 1985’te kutlanıyor. O yılın kahrolası 22 Ağustos’unda Turgut Uyar ölüyor.
Ve bir daha 26 Mart’ta buluşulmuyor.
Tam bir şeyler normale döndü derken pat bir facia. Onlarca, yüzlerce insan hayatı kayboluyor. Kızıyoruz, isyan ediyoruz bu kadar bedava ölümlere.
Sonra?
Sonrası hiç.
(Nihat Sırdar)
"Mesele sadece ölmek değil.
Öldükten sonra arkandan konuşanlar; anneni, babanı yuhalatanlar; ölümünü politika malzemesi yapanlar var.
Senin ölünü başkasının ölüsüyle yarıştıranlar var.
Seni öldüreni koruyanlar, kollayanlar, saklayanlar, bulunsa bile cezalandrımayanlar var.
Onun için ölmeyeceksin kardeşim.
Direneceksin.
İnadına yaşayacaksın.
Ve ölmediğin her gün kendini kutlayacaksın.
Bu ülkede ölmek çok kolay çünkü.
Yaşamak kutlanmaya değer.
Ölmeme gününüz kutlu olsun..."