Saniyelerin kıymetini; doğru olduğunu zannettiğim yanlışlarla geçirdiğim düşüncelerin acısını çekerken öğrendim ve küçük bir de not ekledim:
Eğer, empati kurarak hareket edip düşünebilirsek evrenin pozitif enerjisiyle dolup taşabiliriz. Aksi takdirde sonuç hüsran; acı ve ızdırap...
" Hayat güzeldir öyle değil mi?"
" ..." kendi sorusunun cevabını bile düşünemiyordu.
" Peki... Sessizliğimin içine dâhi hiçbir şey sığdıramıyorum öyle değil mi?" Gözleri doldu ve boğazındaki düğümün acısını hissetmeye başladı. Sesi titreyerek boğuk bir fısıltıyla tekrar mırıldanmaya başladı.
" İşte böyle anlarda, gü-yutkundu-zel olsa gerek..."
Şimdiki anımız yalnızca geçici bir enerji kırılmasıydı; misali gökkuşağını andıran. Geleceğimiz bilinmeyen limanlardı; misali meçhule akan dalgaların kuvvetinde gizli olan. Geçmişimiz ise acı tatlı hatıralardan ve idealardan ibaretti; kimisi güldürür kimisi ise üzerdi, kimisi de engin dalgaların ardındaki limanını ararken içindeki gökkuşağının renklerini hissedememişti(Nihat Genç).
Alçak esen rüzgarın uğultusundan yankılanan fecaatler, bir sonraki dakikaya mahpus olan derin sükunetler meydana getirir. Ancak, yalnızca geçmiş zamanın bedbaht halini hatırlatır bu sükunetler. İçten içe üzerler...(Nihat Genç)
Belki de doğru bildiğimiz yanlışların esiri olduk. Belki de yanlışlarımızı görmezden gelmeye çabalıyorduk. Neyse ki, nihayetinde insandık. Çabuk unuturduk.