Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Nilgün Bodur

Nilgün Bodur
@nilgunbodur
Çocuğum yok ama dört kitabım var :) Bu sitede ise çok daha güzelleri var. Umarım bir gün ben de iz bırakabilirim demiyorum artık. Herkesin izi var. Ben umarım bıraktığım izi hak ederim...
Yazar
Sosyoloji
İstanbul
İstanbul
18 okur puanı
Nisan 2021 tarihinde katıldı
"insanoğlunun değeri bir kesirle ifade edilecek olursa; payı gerçek kişiligini gösterir, paydası da kendisini ne zannettiğini, payda büyüdükçe kesrin değeri küçülür."
Reklam
“ömrümüzden bir sene geçtiğini göstermesi bile o kadar mühim değil; çünkü ömrümüzü senelere ayırmak da insanların uydurması… insan ömrü doğumdan ölüme kadar uzanan tek bir yoldan ibarettir ve bunun üzerine yapılan her türlü taksimat sunidir…”
"...insanlar birbirlerini tanımanın ne kadar güç olduğunu bildikleri için bu zahmetli işe teşebbüs etmektense, körler gibi rastgele dolaşmayı ve ancak çarpıştıkça birbirlerinin mevcudiyetinden haberdar olmayı tercih ediyorlar..."

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
YA BU KİTAP YAZILMASAYDI?
"bir insana bir insan herhalde yeterdi. fakat o da olmayınca? her şeyin bir hayal, aldatıcı bir rüya, tem bir vehim olduğu ortaya çıkınca ne yapılabilirdi? bu sefer inanmak ve ümit etmek kabiliyetini ben kaybetmiştim. içimde insanlara karşı öyle bir itimatsızlık, öyle bir acılık peyda olmuştu k,, bundan zaman zaman kendim de korkuyordum. kim olursa olsun, temasa geldiğim herkesi düşman, hiç değilse muzır bir mahluk telakki ediyordum. seneler geçtikçe bu his kuvvetini kaybedeceğine şiddetlendi. insanlara karşı duyduğum şüphe, kin derecesine çıktı. bana yaklaşmak isteyenlerden kaçtım. kendime en yakın bulduğum veya bulacağımı zannettiğim insanlardan en çok kaçıyordum. “o bile böyle yaptıktan sonra!..” diyordum…"
"şimdi aramızda noksan olan şeyin ne olduğunu biliyorum." dedi. "bu eksiklik sana değil, bana ait...bende inanmak noksanmış... beni bu kadar çok sevdiğine bir türlü inanmadığım için sana aşık olmadığı zannediyormuşum... bunu şimdi anlıyorum. demek ki, insanlar benden inanmak kabiliyetini almışlar.... ama şimdi inanıyorum... sen beni inandırdın. seni seviyorum. deli gibi değil, gayet aklı başında olarak seviyorum."
Reklam
hayatta yalnız kalmanın esas olduğunu hala kabul edemiyor musunuz? bütün yakınlaşmalar, bütün birleşmeler yalancıdır. insanlar ancak muayyen bir hadde kadar birbirlerine sokulabilirler, üst tarafını uydururlar; ve günün birinde hatalarını anlayınca, yeislerinden herşeyi bırakıp kaçarlar.
“hayatta hiçbir zaman kafamızdaki kadar harikulade şeyler olmayacağını henüz idrak etmemiştim.”
"...Çünkü neye inanırsan o, senin için kolaylaşır. İnancı uğruna öldü derler. Yalan... İnsan, inancı uğruna yaşamaktadır. Gördüğümüze inandığımızı sanırız. Yanılırız... Biz bu hayatta aslında inandığımızı bir süre sonra görmeye başlarız."
Sahip olduğunuz bir şeyden vazgeçemiyor musunuz? O halde siz ona değil, o size sahiptir... Kölelik, sadece özgürlüğün kısıtlanması değil, vazgeçmekten kaçmaktır. Gerektiğinde vazgeçemeyen, en büyük korkaktır. Vazgeçemedikleriniz, ihtiyacınız değil, zaafınızdır. Güç bazen istikrarda değil, bırakıp kaçmaktadır.
Gün gelir Hayat ilginç. Gün gelir, iç oğlanlar, padişah olur... Hırsızlar zengin, Metresler eş, Eşekler adam olur. Odundan kapı, taştan saray olur... Gün gelir, kezbanlar destan, Onları destan yapanlar, mestan olur. Gün gelir, hadsizlik özgüven, Saygı yalan, sevgi ise dolan olur... Gün gelir, çivisi çıkar dünyanın. Konuşamayanlar hatip, Şifa veremeyenler tabip, Yazamayanlar katip olur... Ama yine öyle bir gün gelir ki ... Verenler alır, gidenler uslanır, dönenler yalvarır... Merdiveni koşarak çıkanların, gün gelir ayağı takılır. Sevgisini vermeyen, gün gelir kimsesiz kalır. Aldatan bir gün sadakat için, çalan bir gün adalet için, döven bir gün şefkat için yalvarır. Piyon deyip geçme, Gün gelir şah olur. Şaha da fazla güvenme. Gün gelir mat olur... Öyle bir gün gelir ki sen bakmazken her şey hallolur...
Reklam
Yeter
"Çok hata var yapılacak, aynı hatayı yapma yeter... Çok insan var sevilecek, yanlış olanı sevme yeter... Çok yer var gidilecek, olduğun yerde kök salma yeter... Çok zafer var gurur verecek, birinin kanı dökme yeter... Çok karar var verilecek, pes etme yeter... Çok anı var biriktirilecek, geleceği unutma yeter... Çok ekmek var bölünecek, lokmanı kendine saklama yeter... Çok başarı var görülecek, kölesi olma yeter... Çok nefes var alınacak, sonuncusunu verirken pişman olma yeter..."
Sonra... Bitmesin diye hiç başlamazsınız... Çünkü mum kadar ışık verenleri, siz de benim gibi güneş sandınız... Al işte... Aldandığınız güneşlerde yandınız. Siz de benim gibi sonunda üşüyünce anladınız...
Sen Gittin Ya Ben Çok Güzelleştim...
"Bir sene kadar önce eşyalarımı toplayıp sessiz sedasız giderken biliyordum terkettiğimin terkedenim olduğunu. Gürültü çıkarmadığım, ağlamadığım, kapıları çarpmadığım, eşyaları kırmadığım için hissediyordum bu gidişin dönüşü olmadığını. Bazı gitmeler, beceriksizce teşebbüs edilmiş intihar gibidir. Not bırakırsın, anlatırsın, ağlarsın... Geride kalanları acıtmaya çalışırsın. Hala bir umudun olduğunu gösterir bu haber veriş, kendini özetleyiş. İşte böyle ölemezsin. Bağın varsa gidemezsin. Ben not bırakmadım giderken, çıt çıkarmadım. Çıkaracağım tüm seslerin duyulmayacağını anladım. Gitmedim aslında kabullendim ve vazgeçtim. Kapıyı kaparken, kolundan tutanın olmadığında eyleminin adının terketmek olmadığını anladım. Terkeden, terkedilmiştir. Geride bırakacağı gürültü sadece başarısız bir intihar girişimidir. Yani gitmek bana ait bir eylem gibi görünürken, anladım ki giden sendin. Bir sene sonra geriye bakıyorum da, sen gittin ya; ben çok güzelleştim..."
76 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.