İnsanoğlu gerçekler için absürt açıklamalar arar her zaman. Bu böyledir. Böylesi daha basittir. Biliyorum, ne istersem onu düşünebildiğim bir anda anladım bunu.
Konfor ve ona bağlı tüketici zihniyet her yerde, yalnız dine olan bağlılığı değil, herhangi bir değerler sistemine olan bağlılığı da zayıflatıyor ve hatta yok ediyor.
Manasız ve mantıksız dramlar en gelişmiş çağdaş toplumlarda insan hayatının hakikate en uygun tasviridir. Uygar hayatın dış görüntüsü konfor, iç görüntüsü ise manasızlıktır.
Tarihte var olan hiçbir hakiki İslami hareket yoktur ki aynı zamanda siyasi hareket olmasın. Bunun sebebi İslam’ın bir din olmakla beraber aynı zamanda da onun bir felsefe, ahlak, düzen, tarz, atmosfer, tek kelimeyle hayatın tamamını kuşatan bir şey olmasındandır. İslami inanç ile gayr-ı İslami yaşamak, üretmek, eğlenmek ve hüküm sürmek mümkün değildir. Bu durum ya münafıklar ya da mutsuz ve birbiriyle çatışan insanlar için geçerlidir… Hiçbir sistem kendiliğinden İslami ya da gayr-ı İslami değildir. O, onu oluşturan insanlara göre öyledir.
Okuma insanın tasavvurunu geliştirirken, gerçeklerle yüzleşmeden ikra’nın kapsamına girilemez. Uygulama ve şahit olma boyutuyla okuma süreci kemale erecektir.