Yaşamın dörtte üçü, mutluluğu hazırlamakla geçiyor. Ama sanılmasın ki, geriye kalan dörtte birde mutlu olunuyor! Bu hazırlığa öylesine alışmıştır ki, kendisi için yaptığı hazırlık tükenince, başkasına hazırlık yapar kişi; öylesine ki, mutluluk ölümden sonraya kalır. Ahrete inanmak gereği buradan çıkıyor anlaşılan. Oysa, gerçek mutluluğun hiç hazırlık gerektirmediğini anlamak, bilgeliğin ta kendisidir. Daha doğrusu gerçek mutluluk, salt, içten bir hazırlığı gerektirir.