Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Logos

Logos
@numen
Bilim Felsefe
Lisans
İstanbul
23 Kasım
72 okur puanı
Aralık 2019 tarihinde katıldı
Sevilmediğini düşünen kimse, değişik davranışlarda bulunur. Sevilmek için büyük çaba harcar; örneğin, görülmemiş iyilikler yapabilir. Ama bunda başarısızlığa uğraması çok olasıdır. ... Oysaki insanın yapısı, sevilmeyi az isteyenlere sevgi göstermeye uygundur. Sevgiyi iyilik yaparak satın almaya çalışan, karşılaştığı değerbilmezlik sonucunda hayal kırıklığına uğrar.
Reklam
Ama bütün bunlar içten gelmeli, görev duygusuyla özveride bulunmaktan kaynaklanmamalıdır. Görev duygusu, iş için yararlıdır, ama dostluk, arkadaşlık ilişkilerinde kırıcı olur. İnsanlar katlanılmayı değil, sevilmeyi isterler.
Çocukluğumda mutluluktan ağzı kulaklarında olan bir adam tanımıştım; işi kuyu kazmaktı. Mutluluğunun kaynağı kültürel değildi; doğa yasasına inanmaya, türlerin mükemmelleştirilebileceğine inancına, halk hizmetlerini halkın belirlemesi gerektiğine, kıyamet gününe inananların sonunda karlı çıkacağı düşüncesine yada aydınların hayattan zevk almak için gerekli gördüklerinden herhangi birine inanmaya dayanmamaktaydı. Onun mutluluğu, bedensel çalışmaya, yeterince çaba harcamaya, kaya engellerini aşmaya dayanıyordu.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Mutluluğun sırrı şudur: İlgilerinizi olabildiğince genişletin.
Aylak zenginlerin çoğu, ağır ve yorucu işlerden kurtulmuş olmanın bedelini anlatılmaz bir can sıkıntısıyla öder. Ya Afrikada yırtıcı hayvan avına çıkar ya da dünya çevresinde uçarak oyalanırlar, ama bu şekilde eğlenenlerin sayısı pe azdır.
Reklam
İnsan kim olursa olsun, nelere sahip olursa olsun kişi yaşamının özündeki acıyı başından atamaz. Acıyı sürgün etmek için dur durak bilmeyen çabalar, acının biçimini değiştirmekten başka işe yaramaz. ....o hemen binlerce başka kalıpta yeniden ortaya çıkar. Yaşa, koşullara bağlı olarak, erotik dürtü, tutkulu sevi, kıskançlık, imrenme, nefret, kaygı, yükselme tutkusu, para hırsı, hastalık vb. bu biçimlere örnektir. Sonunda girebilecek başka bir biçim bulamazsa, doygunluğun sıkıntının üzgün, kül rengi urbasıyla çıka gelir.
İnsan yaşamının, bütün aşağılık mallar gibi, dıştan sahte bir parıltıyla süslendiği su götürmez. Acı her zaman kaçıp bir yere saklanır. Öte yanda herkes elinden gelen debdebeyi, görkemi sergiler. Kişinin içindeki içerik azaldıkça başkalarının gözüne talihli görünmek isteği artar, aptallık edip bu uğurda her şeyi yapar. ÖTEKİLERDE İYİ BİR KANI OLUŞTURMAK HERKESİN ÖNCELİKLİ UĞRAŞIDIR.
Herkes kendi ölümüne dünyanın sonu diye bakar. Oysa tanıdıklarının ölümünü, onunla bir ölçüde kişisel ilişkisi yoksa, kendisininkiyle karşılaştırıldığında ilgilenmeye değmeyen bir konu sayar.
En kararlı iyimseri hastanelere, yoksul yurtlarına, cerrahi operasyon anfilerine götürseydik; ceza evlerine, işkence odalarına köle kulubelerine, savaş alanlarına, infaz yerlerine götürseydik, ona içinde sefaletin soğuk bir merakın göz atışından büzüşüp sindiği bütün karanlık konutları açsaydık, son olarak onu mahkumların aç bırakıldığı Ugalino kulesine bakmasına izin verseydik, o da sonunda '' olanaklı dünyaların en iyisinin'' tam olarak neye benzediğini görürdü.
Son olarak, aynı biçimde usumuzun etkinliği sürekli ertelenmiş bir can sıkıntısıdır.
Reklam
Öyleyse kişi şöyle yada böyle olmaya karar veremez, olduğundan başkası da olamaz. O bir kereliğine vardır, ne olduğunu yaşantısının akışı içinde bilir.
Bizim ölümde korktuğumuz acı değildir kesinlikle. Çünkü bu besbelli ki ölümün berisinde kalır. Üstelik de sık sık acılar yüzünden ölüme sığınırız.
Geri119
299 öğeden 286 ile 299 arasındakiler gösteriliyor.