*Ressamın içinde bulunmuş olduğu; eli kolu bağlanmışlık, mecburiyet psikolojisi çok iyi bir şekilde aktarılmıştır.
* Savaş, esaret yüzünden ülkelerinden kaçış hala güncel bir problem halindedir.
*Ressamın eşi, onun özgür olduğunu kimsenin esareti altında kalmaması gerektiğini hep dile getirir, hatırlatır.
* Vatanları onlar için hapishane, Avrupa ise insanlık demektir.
*Üslubu sade, anlaşılır, bir günde bitirilebilecek çerez tadında güzel bir kitaptı.
MecburiyetStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202162bin okunma
İnsanlar kendi sorunlarını kendileri belirlerler. Değer verdiğimiz canlılara kafayı takmalı, onları sorun haline getirmeli ve değer verdiğimiz yargılara çözümler bulmalıyız.
Karşımıza çıkan sorunlara ne tamamen negatif ne de tamamen pozitif yaklaşmalıyız. Negatif baktığımız olaylar, daha çok gözümüzde büyür ve negatif psikolojik sorunlar ortaya çıkartır.
Tamamen olaylara pozitif bakarak da sorunlarımızı inkar etmiş oluruz. Bunlar yerine doğru değerler seçerek şevke gelmeliyiz.
Kişi kendi kimliğini belirlemeli, kendi yaşamını kendi şekillendirmeli, yeri geldiğinde de hayır diyebilmelidir.
Nezih 17 yaşında lise öğrencisidir. Nezih arkadaşlarıyla tepebaşındaki mekana gider, burada gayrimüslim üç kızdan bir tanesine aşık olur. Nezih'in platonik aşkı İzmora'ya kurduğu hayal, hakikate dönüşür. Her şey ortaya çıkar Nezih hayal aleminden çıkarak gerçeklerle yüzleşmiş olur.. Mantıklı davranan Nezih, İzmora'nın gerçek karakterinin farkına vararak aşk acısının manasızlığını anlar, böylelikle sevdasından vazgeçer.
* Adeta romanda; hayal- hakikat çatışması gözümüze çarpar.
*Romanın dili oldukça ağır olmakla beraber çok fazla tamlamalar bulunmaktadır.
*Nezih'in içinde yaşamış olduğu psikolojik durum çok ayrıntılı bir şekilde anlatılmıştır.
Salon: Dans edilen, kutlama yapılan yer gibi anlamları vardır. Kitapta; Avrupa'nın, Türkleri, Osmanlıyı küçümsemesini görebilmek mümkündür. İstibdat dönemi dolayısıyla Türklerin yaşam şartlarını ana karakterimiz Şekip üzerinden inceleyebiliriz. Şekip; yaşamış olduğu Avrupai çevreden etkilenerek çeşitli valslar öğrenerek, salonlarda kutlamalara katılarak, Batılılarla birlikte vakit geçirmektedir. Şekip ve Lydia'nın aşkı ön planda anlatılarak aslında yer yer milliyetçi çıkışlar da yapılır.
ŞEKİP: Sabır, tahammül anlamına gelir.
Şekip; aslında ismini tam manasıyla taşır. Lydia ve Şekip arasındaki anlaşmazlıklar sonucu, Lydia Şekip'i kırsa da, Şekip sükut etmeyi tercih eder, sabır ve tahammül gösterir. Dönemin olumsuz sebepleri nedeniyle de sonraki zamanlarda aşklarını yaşayamazlar.
Kitap; gündelik yaşamdaki Batılılaşma'yı yansıtması açısından önemli bir yer teşkil etmektedir.
Salon KöşelerindeSafveti Ziya · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20191,168 okunma
Romanda yanlış evlilik üzerine kurulan temel yapı; Firdevs Hanım’ın kendi öz kızlarını bile kıskanacak kadar ileri giden yapısı, Adnan Bey’in yaşadığı yalnızlıktan kurtulmak için yaptığı adeta zoraki evlilik, Bihter’in para ve gösterişin peşinden giderek yaptığı yanlış evliliğin yarattığı travma, genç ve yakışıklı yeğen Behlül’ün hayatı umursamaz ve hazların dünyasına kapılmış dünya görüşü, Nihal’in kendi içine kapanık ve kıskanç duygu dünyası ile farklı boyutlara taşınarak işlenir. Yanlış evliliğin somut örneği olarak görülen bu yasak aşk, Behlül’ün ve Bihter’in haz dünyalarının kesişmesi olarak ele alınır. Aşk-ı Memnu, Halit Ziya Uşaklıgil’in özellikle kadın psikolojisine değindiği, farklı yaş gruplarındaki kadınların (Firdevs, Bihter, Nihal) özellikle iç dünyalarında yaşadıkları değişimleri ayrıntılı olarak gösterdiği bir roman olarak değerlendirilebilir.