1926-1927 öğrenim yılında, Kadıköy Orta Mektebi’nin 1.sınıfına yazılmıştım. Mektebin aydınlık bir ortamı, tecrübeli bir öğretmen kadrosu vardı. Kadıköy İlçesi'nin orta öğretim derecesindeki bu tek resmî okulu, Pendik’in Dolayoba Köyü'ne kadar çok geniş bir bölgenin ihtiyacını karşılamaya çalışıyordu. Yine de sınıflar çok dolu değildi. Bunun başlıca sebepleri, savaş sonrasının nüfus azlığı olduğu gibi, ilkokulu bitirmiş çocukların bir kısmının öğrenimi yarıda bırakmasıydı.
Burada çocuk eğilir, boyun eğdirilir, heykele şekil verircesine çocuğa form kazandırılır ve kopyacıl bir üreme gerçekleştirilir. Böylelikle çocuk 'iğdiş edilir'. Çocuğun öğrenim' ya da ‘öğretim' sürecinde ise büsbütün keşif işler ve keşif bizzat kendini gösterir. Keşif süreci, çocuğu büsbütün ‘dünyaya atar'. Burada, çocuk ve var olan her canlı, işleyen sistemleri ve doğal sunumları öğrenir ve kendi yolunu çizer. Bunun için hiçbir ‘üst akla' gereksinim yoktur. Çocuk, kopyacıl üremeyi üstlenmezse Biricik olur. Biricik, eşeysizdir. Ve Biricik'in her sunumu ve üretimi, eşeysiz üreme'yi imler.
Reklam
Yüksek öğrenim hakkında ikinci bir abes iddia daha vardır ki o da bir şeyi genel olarak bilmekle (ilm), derinlemesine ve etraflıca bilmeyi (ihâta) birbirinden ayırmamaya alışmış olmamızdır. Öğrenciler, özümsemeye mecbur oldukları ilimlerin devasa büyüklüğünden veya bir çalışma metoduna dair tecrübelerinin olmayışından şikâyetçidir. İyi bir çalışma metodunun olmayışı ise öğretim metodunun niteliksizliğinden kaynaklanmaktadır. Öğrenciler sanki üniversiteyi bitirdikten sonra artık hiç çalışmayacakmış gibi abes bir fikre dayanarak gerekli görülen bütün bilgilerle bir huniyle doldurulur gibi doldurulmaya çalışılır. Ne kadar da teselli edici bir yöntem! Gençlerin büyük bir kısmı çalışmaktan tiksinecek bir hâle getirilir. En makbul görülen bu usûlü uygulayabilmek için her öğrenilen ayrıntının hafızada yerleşeceğini farzetmek gerekir. Halbuki ancak, sürekli tekrar edilen bilgiler gerçek anlamda zihinde yerleşebilir. Sürekli tekrarlamak ise bir ansiklopedinin mide bulandırıcı geniş ayrıntılarına nasıl teşmil edilebilir?
"Bilgiye yapılan yatırım en iyi faizi öder. Bizler, yaşam boyu öğrencileriz. Bilgiye yapılan her yatırım, ruhumuzun, zihnimizin ve geleceğimizin büyümesini sağlar. Bugün hangi yeni bilgiyi kesfettiniz? Unutmayın her yeni öğrenim, hayatımızın yönünü değiştirir."
Öğretim ve Eğitim
Çağımızın üstün düşüncelerinin ilk sırasında şu fikir bulunuyor: Eğitim ve öğretimden beklenen sonuç, insanları iyileştirmek ve hatta eşit kılmaktır. Sürekli tekrar edilen bu iddia, sonunda demokrasinin en sarsılmaz bir inancı haline gelmiştir. Bir zamanlar kilisenin dogmalarına dokunmak ne kadar tehlikeli idiyse, bugün de bu inanca dokunmak o
"Bir zamanlar öylesine saftım ki; yüksek mevkilerde oturan, iyi evlerde yaşayan, öğrenim görmüş ve bankalarda hesapları olan insanları saygı değer kimseler sanırdım." Martin Eden / Jack London
Reklam
14 yıl boyunca köle olarak çalışan Eliza Grier, öğrenim görmeye ayırdığı her yıl için ayrıca pamuk işçisi olarak çalıştı, ta ki hem öğretmen hem de doktor unvanına kavuşana dek. İşte tam da Romanes’in bahsedip durduğu erkeksi amaçtan yoksun, kadınca davranışa örnek olacak bir şey. Eh, okulda GRIER’in adını da duymamışsınızdır.
Sayfa 106 - Desen Yayınları
Onlarda öğrenim ders kitabıyla değil bizzat mesleğin içinde oluyor.
"Başlangıçlar ve sonlar, başarısızlıklar ve başarılar gibi bir düşünme şeklini bırakmalı ve yaşamınızdaki her şeyi bir şeyin kanıtı olarak değil bir öğrenim deneyimi olarak görmeye başlamalısınız."
Müslüman genelde ne edebiyatla, ne de bilimsel araştırmayla uğraşır çünkü hiçbir ön öğrenim görmeden en yüksek mevkilere yükselebilme şansı vardır.
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.