Güzel bir işte çalışıyorum, lazer olayını bitirdim, kendi kitaplarımı kendim alıyorum, bakım ürünkerimi ve kahvemi de tabi. Ailemin bankasıyım, evde kocaman bir kütüphanem ve çok şık bir kitap köşem var, sevdiğim ve beni seven biriyle evlendim, rotamızı çiziyoruz karavanla Türkiye turu için... Allahım sen nasip et...
Bir şey farkettim. Fantastik yazmak için dünyadan uzaklaşmak gerekiyor. Dünyada kalarak fantastik bir şeyler yazamıyorsun 😀 ben de karakterimi başka bir evrene götürdüm. Bakalım neler olacak... 😁
Anneannem birisine racon kesmişti. "Müdür olmuşsun da adam olamamışsın!" Demişti. Bu gün birçok kişiye bu raconu kesesim var. "Müslüman olmuşsunuz ama ahlaklı olamamışsınız" sanırım benimki daha kibar oldu. Her şey orijinaliyle güzel elbet...
Geçmişe uzanan günlerin anılarını bir bir aklına düşürmesine, Tanabay'ın kendisi de pek şaştı. O güne kadar hiç düşünmemişti bunları. Demek ki düşünmemek unutmak demek değilmiş.
Ancak ağır hastalandığımız ya da öldüğümüz zaman hatırlıyoruz birbirimizi. O yitirdiğimizin ne iyi, ne eşsiz bir insan olduğunu, ne büyük iyilikler yaptığını, ancak o son demde anlıyoruz.
Sanırım benim doğam bu. Ben duvarlı olduğum zaman yoruluyorum ama insanlara iyi niyetle yaklaştığımda, sohbet ettiğimde, espiri yaptığımda ve güldüğümde gayet rahatım. Diğer türlüsü gün sonunda ruhuma iyi gelmiyor...