Yoğunluğu, merkezileşmesi yoktur, iç karanlıklara derece derece ulaşır, sonsuz bir genişlik elde eder, birbirine benzemez bir küme öğeyi yan yana kapsar, yücelik algılarının belirsiz yığını ondadır, ataların, yaşamı boyunca oluşmuş katmanlaşmaların olağanüstü gömüsü ondandır.
Bilinçaltı kişileşebilseydi, erkekle kadının, yaşlı ile gencin, doğumla ölümün sınırında yaşayan bütünsel bir canlının çizgilerini taşır, hemen hemen ölümsüzlüğe yakın bir biçimde, bir iki milyon yıllık insan deneyimleriyle dopdolu olurdu. Zamanın akıcılığı üstünde, hiçbir şeye karşı çıkmadan gezinir dururdu. Şimdiki anın, İsa'dan binlerce yüzyıl önceki bir insandan hiçbir farkı olmazdı onun için; yüzyıllık düşleri görür, ölçüsüz deneyimin yardımıyla tartışılmaz sonuçlara ulaşan Tanrısal yanıtlar verirdi.