Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
SEN NE SANDIN Varsın hesabımız kalsın ahrete Yaptıkların burda durur mu sandın? Aklın hırsa batmış kalbin nefrete Ettiklerin sana kalır mı sandın? Ateş, içtiğin su yediğin lokma Kâbe’yi yıksan da bir gönül yıkma
İyi ki hayatıma girmişsin, iyi ki varsın...
Nasılsın güzel sevgili, umarım iyisindir. Ben çok heyecanlıyım. Bugün senin özel günün. İnsanlardan kendimi soyutlamaya çalıştığım dönemde çıkmıştın karşıma. Seni ilk gördüğüm yeri hatırlıyorum. Odandaki diğer masanın duvar tarafındaki sandalyede oturuyordum. İlk kez orada o güzel sesini duymuştum. Beni ilk aramanı hatırlıyorum. Odana çağırmıştın.
Kebelekin Markoviči

Kebelekin Markoviči

@milinkovicv
·
15 Nisan 04:26
Seni sevmeme izin verdiğin için teşekkür ederim...
Merhaba sevgilim :). Bugün çok özel bir gün ve dahası yarın çok çok daha özel bir gün. Nasıl başlayacağımı bilmiyorum. Seninle bize ait günlerin konuşmasını çok çok erken yapmıştık aslında. Sen takvimine not almıştın, bense birkaç kez unutup 17 Mart tarihinde sonsuza kadar aklıma kazımıştım. Senden saklı bir şeyim olmadığı için bunları anlatmamda
Reklam
Öldün çık.
Dün çok kıymetli Özlem Komitoğlu Yaman’ın heybesinde çok derin mana barındıran bir paylaşımına denk geldim. Kendimce toparlamaya çalışmak istedim… Şöyle diyordu; “İnsanın asıl doğum yeri, kendisine ilk kez baktığı yerdir.” İnsan hayata iki defa gelir. Biri doğduğunda, diğeri neden doğduğunu anladığında. Yani bu tıpkı Özlem’in de ifade ettiği gibi
Zamane Cemaatler ve hocaları, hepiniz İmam Suyuti, İmam Nevevi gibi; kralların, Baybarsların suratına karşı hakkı söyleyen alimlere kurban olun... Şam‘a doğru ilerleyen Moğollara karşı savaş hazırlığı yapan Memlük hükümdarı Zahir Baybars, halktan yeni vergiler toplamak için fakihlerden fetva talep eder. Onay aldıktan sonra, onayı alınmayan fakih kalıp kalmadığını sorar. Fakihler, cevaben salih alim şeyh Muhyiddin Nevevi‘nin kaldığını söylerler. Baybars, İmam’ı meclise getirterek söz konusu fetvayı onaylanmasını söyler. Fakat İmam, kendisini bundan muaf tutmasını ve bu fetvayı onaylamayacağını söyler. Bunun üzerine Baybars, neden onaylamıyorsun diye sorunca İmam şöyle cevap verir: “Sen daha önce Bundukdar‘ın kölesi iken Allah’ın lütfuyla hükümdar oldun ve memleketin başına geçtin. Duyduğum kadarıyla senin sahip olduğun şu kadar bin kölenin her birinin bin dindarlık giysisi vardır. Ayrıca iki yüz cariyenin her birinin üzerinde de on bin dinarı aşan mücevheratı vardır. Şimdi sen bütün bunları sattıktan sonra yine vergiye ihtiyaç kalırsa, o zaman fetvayı onaylarım.” İmamın bu cevabına kızan Baybars; “Memleketimi terk et. Şam’dan çık” der. İmam da “memnuniyetle” diyerek Şam‘dan çıkar ve memleketi olan Neva‘ya gider. Alimler, Baybars‘a onun salih ve muktedabih bir zat olduğunu, kendisini geri çağırmasını söylediklerinde hükümdar onu geri çağırır. Ancak İmam yemin ederek, Baybars hayatta olduğu sürece Şam‘a gitmeyeceğini söyler. | facebook.com/share/p/2bTSy9r...
Bu 2. Ve belkide aynı kişisiniz, hayırdır noluyor tanımadan etmeden bilmeden aşık mı oldun🤨 kimsin sen yürekliysen çık söyle
Reklam
15.03.2023 7:30 16.03.2023
Sevgililerimle biricik babama 16.03.2023 Seni çok özlüyorum aslında beyaz saçlarını koklamayı özledim sarılınca sana sevmezdin çok sarılıyorum diye iyi ki sarıldım ama babacığım bunlar bana hatıra kaldı Gitmeden 2 gün önce söyledin bana dikkat et kendine annene sahip çık diye ben ise hep o yeşil gözlerine baktım İnsanın babası ölünce
SEN HEP DURUP DURURKEN NEDEN HEP BÖYLE
Sen bir görüşte baharları eden, Beni şükretmekten eden, Ay aşık olunası kadın. Birden yine çık gel karşıma, Birden yine yeniden beni et kendimden. Sen Allah'ın hiç haber vermediği, En güzel mucizelerin içinden,
Sokaklarca yürüdüğün bir günün sonundasın. Aynı zemin, aynı soğukluk. Zihninde bir ses var, sana gitmeni söyleyen. Başaramadığını ve bitirmeni saatlerce zikreden. Ellerin yumruk olmuş iki yanında. Saatlerdir aynı zemindesin. Islak saçların başını ağrıtıyor. Miden boş ama içinde bir şeyler kusup tüm kötülükleri bitirmeni söylüyor. Yan tarafında duran jilet, sana gülümsüyor. Akarsa eğer kanların, bitecek mi sanıyorsun diye fısıldıyor sana çocukluğun. O kız çocuğu, yanağında tokat iziyle izliyor seni. Eskisi kadar neşeli değil, elleri çiçek kokmuyor ama hâlâ iyileşmeni bekliyor. Odanda yanan mum, sona gelmek üzere. Kapılar üzerine kapandı. Sen ezildin. Ezildikçe yok oldun. Tüm sözler bir hançer misali yaralarken bedenini, yıllarca koştun. Yorgun bedenin, çok yorgun. Saçlarına makası vurmak geliyor içinden ama biliyorsun, o makas kesmedikçe şah damarını bitmeyecek hiçbir şey. Şimdi, yavaşça yürü ve gir odana. Eriyip gitmiş mumu bırak, bir yenisini yak. Ayaklarını sürüyerek çıktığın balkonda bir sigara daha iç. Biraz daha zehirle kendini. Sonra çık o balkondan. İçindeki her şeyi susturmaya çalış. Aç bir şarkı, sözlerini duyma. Uzan zemine. Üzerine bin şehir yıkılmış gibi yorgun bedenin. Bu gece, kapılar açılmayacak. Bu gece, sabah olsa da sana güneş doğmayacak. Şimdi, ağla biraz. Ölmeye yetmese de gücün, acı çekmeye hakkın var.
218 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.