Anneler çocuklarını bir arada görünce hep çok mutlu olurlar
En mutlu olduğu anlar mutfağındaki masasında hep birlikte oturduğumuz anlardır. Artık bayram sabahlarında falan oluyor bu sadece. O günlerde görmelisiniz annemi, o kadar güzel bakıyor ki her birimizin gözlerine, yanaklarını sıkasınız gelir. Valla bak...
Gerçi indik de bir de kalabilsek. "Ayyy ayyy başım başımmm. Aman belimm.." "Cann.." O da ne? Biri mi seslendi bana? "Evet Can,ben seslendim." "Allah Allahh.. Ne oluyor yav, gaipten sesler mi duymaya başladım?" "Sana birşey olduğu yok Can seninle konuşmaya çalışıyoruz." "O da ne? Aa-a-aayy çiçeği... Sen mi konuştun?" "Evet ben konuştum." Kesin kafa üstü düşünce böyle oldu. Endişe etmene gerek yok Can. Biz senin gibi meraklı ve sorunların peşine düşen çocuklarla hep konuşmak isteriz zaten. Bizimle ilgili soruların varmış. Sana yardımcı olabiliriz." Ben bu işten birşey anlamadim valla. Anlayan varsa bana bir anlatsın. "Hazır mısın Can?" "Neye hazır mıyım?" Küçük bir yolculuğa. Yaprağıma dokun be gözlerini kapat. Şimdi seni bizim dünyamıza götüreceğim. " Sizin dünyanız mııııı?..."
Reklam
He valla, hayaller küçük olunca gerçekleşirmesi de kolay oluyor.
Eski defterlerimi okurken yarından önceki yaşamım bana çok acı verdi. Hiçmişim meğer, yalnızca yaşamın getirdiği üzüntüleri umutsuzca göğüslemeye çalışan biriymişim. . ama ben memnunum hayatımdan. Valla. Hırs hırs. Hırs kötü bir şey. Bir kere geliyoruz dünyaya. Onu da vay ille de en büyük ben olacağım kavgasıyla mı geçirelim? . Yaşam ne tuhaf. Bir amaçla yola çıkıyorsun ama olmadık bir yerde buluyorsun kendini. . Hep önümden geçerdim ama burada oturmak hiç aklıma gelmemişti. Birden oturabilirim diye düşündüm. Bu apartmanda oturabilirim. İstediğim yerde yaşayabilirim. Sen öldün çünkü. 32 yaşındayım ve ancak şimdi gerçekten özgürüm. Ama hissedemiyorum baba. Sence neden hissedemiyorum? . Aslında sizinle konuşmaya başladıktan sonra her şeye şaşırdığımı fark ettim. Osman’ı iyi tanıdığımı sanıyordum. İnsan hiç kimseyi tanıdığından emin olmamalı. Gurur ve önyargı işte. İkisi de karşınızdakini tanımanıza engel oluyor. . Asıl soru ne biliyor musun? Asıl soru şu: Bizim aşkımız nimet miydi, lanet miydi? . Yersizlik korkunç bir şey, hele kimsesizlik. Şebnem niye kimsem değil artık? . Oblomov’dan beter haldeyim. İlya İlyiç acınası yaşamıyla uzlaşmıştı en azından, ben uzlaşamadım. Uzlaşamadığım tek şey de kendi yaşamım oldu. . ama anlatamam, anlatmak yeniden yaşamak demek. Her gün kendi kendime yaşıyorum zaten, acılarımı bir de başkalarına anlatarak büyütemem.
Bahçeye Osman adında bir çam ektim. Güzel yeri kaptı valla, halinden memnun görünüyor. Yiyor, içiyor, güneşleniyor, başka bir şey yaptığı yok. Ben boyuna çalışıyorum, o hep yatışta. Bazen o serpildikçe sana kuruluyorum, ben burada neler çekiyorum Osman! Seni artık daha seyrek özlüyorum ama bazen ilk günkü yoğunlukla oluyor. Doğrusu bunca zaman sonra hayalimde de olsa gelip boşluğumu bulmana çok bozuluyorum. Çamdan Osman’a bir bardak su bile vermek istemiyorum. Ama sana kızdım diye elbette ağacı susuz bırakmıyorum. Sen de iyice şaşırdın artık, manyak mısın nesin Osman.
"hadi kızım, gel babana." diyerek kızına doğru ellerini hevesle açıp kapattı Ali. "Zorlama lan kızı." dedi yusuf. O da ileri eğilip Gökçen'e doğru kollarını uzattı. "Yusuf amcasına gelecek ilk Gökçen kızım." Ali yanına tüneyen Yusuf'a ters bir bakış attı. "Ne diye sana geliyor lan? Babası
Reklam
Valla şu an tam da böyle oluyor :D
Zannediyorlar ki kendileri ceplerini doldurup köşeyi dönerken gariban vatandaş bunların kulu kölesi olacak, karşılarında hazır ola geçecek, ceketini ilikleyip her dediğine he diyecek.
Sayfa 162Kitabı okudu
Merhaba kitapseverler #TuzdanEvler#mitoloji#Bilimkurgu#HalaAlyan#okudumbitti#ozlemli_kitaplar#alıntı " Hayat nedir ki evet yada hayırlar zinciri,bir yerlerde bir çekmeceye tıkılmış fotoğraflar,seni kurtaracağını düşündüğün ama işe yaramayan aşklar. Acılar varken dahi hareket etmeye devam etmek,dayanmak. İşte hayat bundan ibaret,demek
Çocukluk: Sıkıntılar İçinde Bir Memur Ailesi Bizim yaşlarımızda, çocuk yaşta, en çok giyilen şey, cızlavet lastikler vardı. Başka türlü ayakkabı falan alamazdık. Ama amcam bize zaman zaman bayramda ayakkabı alırdı. Doktor amcam... Zaten elini öperdik amcamın bayramlarda. 5 lira, 2,5 lira falan para verirdi. Onları da getirir koşa koşa annemize
ÜNAL YALTIRIK Diyarbakır'da İlkokul 8 yaşında herhalde Diyarbakır'a geliyorsunuz, 1940-41 arası... Kabaca 8-12 yaş arasında Diyarbakır'dasınız diyebilir miyiz? Evet. İlkokula orada başladığım için o hesaba geliyor. 8 yaşında ilkokula Diyarbakır'da başladım. Diyarbakır'daki evinizi hatırlıyor musunuz? Nasıl bir evdi?
126 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.