Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hasan sabbah tarihin en zeki kötüsü. Size biraz ondan bahsedeyim bugün :-) hasan sabbah nizamülmülk ve Ömer Hayyamin sınıf arkadaşıdir. Bir saray yaptırıyor sarayda bir odasına ülkenin en güzel kızlarını en tatlı yiyecekleri ve en iyi şarapları getirtip oraya giriş çıkışı yasakliyor. Adamlarına git kendini öldür sese öldürüyorlar emirlerine hiç itiraz etmiyorlar. Bu nasıl yapıyo Biliyormusunuz:-) onun kurduğu tarikata girmek isteyen geliyor ona içki ikram ediliyor içtikten bi kaç dakika sonra bayılıyor o adamı kızların ve ziyafetin bulunduğu odaya alıyorlar. Orda 5 -10 dakka zaman geçiriyor kızlar içki ikram ediyor tekrar bayılınca ilk yerine götürüyorlar hasan sabbah adama" Sana cenneti gösterdim eğer oraya gitmek istiyorsan bana itaat et "diyor. Uyuşturucu ve kadını kullanarak düşmanlarıni yenmistir hasan sabbah♧
Nazım Hikmet’in Bursa Cezaevi’nde tutsaklık günleri. Koğuş arkadaşlarını okumaya yazmaya yönlendiren Nazım, aynı zamanda cezaevi yönetimine de yardım etmektedir. Cezaevi denetimine Adalet Bakanlığı’ndan bir müfettiş gelir. Bir kaç gün denetim yaptıktan sonra müdüre: “Nazım da buradaymış, çağır da görelim nasıl biridir?” der. Nazım’ı odaya getirirler. Müdür koltuğuna iyice kurulan müfettiş Nazım’ı tepeden tırnağa süzer ve: “Demek Nazım sizsiniz.” der. Nazım’a oturması için yer göstermez. Kısa bir konuşma sonrası, “Gidebilirsiniz.” der. Nazım tam kapıdan çıkarken durur ve müfettişe: “Ömer Hayyam adını duydunuz mu?” diye sorar. Müfettiş hemen atılır: “Kim duymaz Hayyam’ı.” Nazım: “Hayyam zamanında İran hukumdarı kimdi?” diye sorar. Müfettiş şaşırır. Nazım konuşmasını sürdürür, “Görüyorsunuz sanatçıyı anımsadınız ama hükümdarı anımsamadınız. Yıllar sonra beni dünya anımsayacak ama dönemin Adalet Bakanı’nı ve sizi kimse anımsamayacak.” der çıkar. Müfettiş yaptığı yanlışı anlar, Nazım’ı geri çağırır ama Nazım koğuşunun yolunu tutmuştur. Sahi, o dönemin Adalet Bakanı kimdi? -alıntı
Reklam
Nazım Hikmet’in Bursa Cezaevi’nde tutsaklık günleri. Koğuş arkadaşlarını okumaya yazmaya yönlendiren Nazım, aynı zamanda cezaevi yönetimine de yardım etmektedir. Cezaevi denetimine Adalet Bakanlığı’ndan bir müfettiş gelir. Bir kaç gün denetim yaptıktan sonra müdüre: “Demek Nazım sizsiniz.” der. Nazım’a oturması için yer göstermez. Kısa bir konuşma sonrası, “Gidebilirsiniz.” der. Nazım tam kapıdan çıkarken durur ve müfettişe: “Ömer Hayyam adını duydunuz mu?” diye sorar. Müfettiş hemen atılır: “Kim duymaz Hayyam’ı.” Nazım: “Hayyam zamanında İran hukumdarı kimdi?” diye sorar. Müfettiş şaşırır. Nazım konuşmasını sürdürür, “Görüyorsunuz sanatçıyı anımsadınız ama hükümdarı anımsamadınız. Yıllar sonra beni dünya anımsayacak ama dönemin Adalet Bakanı’nı ve sizi kimse anımsamayacak.” der çıkar. Müfettiş yaptığı yanlışı anlar, Nazım’ı geri çağırır ama Nazım koğuşunun yolunu tutmuştur. Sahi, o dönemin Adalet Bakanı kimdi?
Sürgünlük, doğduğu ülkenin dışında yaşamaya zorunlu bırakılmaktır; acıdır, hasrettir, muhalif duruştur, direniştir, ayrılıktır. O, bırakmak zorunda kaldığı toprakların özlemiyle yazan büyük bir dava adamıdır. Dünya edebiyat çınarlarından bir koca daldır. Sanatını halkının hizmetine sunmuş, baskılardan, işkencelerden kendisini hep yeniden yaratmış
Kürt Edebiyatı
Dîwana Dûbeytî... Baba Tahirê Uryan, Ömer Hayyam’dan 150 yıl, Yunus Emre ve Mevlana’dan 200 yıl önce yaşamış bir şairdir. Batılı araştırmacılar onu “Kürtlerin Ömer Hayyam’ı”, “Ömer Hayyam’dan daha derinlikli” olarak nitelendiriyor. Şeyhmus Diken İstanbul - BİA Haber Merkezi 14 Temmuz 2017, Cuma 15:37 Bin yıl evvel İran’ın Hemedan şehrinde
86 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.