müslüman toplumu olarak zavallıyız. bakın üç buçuk milyon yahudi, mescid-i aksada eziyet yapabilme cesaretini buluyor. bu, müslümanların zavallılığındandır, ehli tevhit olmamalarındandır, tefekkür etmemelerinden, kafasızlıklarındandır. bu kadar müslüman tükürse tel aviv'i sel basar... ama bir araya gelip birlikte kalben buğz dahi edemiyoruz!
ömer tuğrul inançer.
Bahar gelmekle taş yeşermez. Ancak yumuşak toprak yeşerir. Sen de taş gibi katı kalpli olma. Toprak gibi yumuşak ol ki, senin de kalbine, bir bahar güneşi gibi bir arif ve kamilin güneşi yerleşirse; sende de nice güzellikler yeşerir.
Evet, bizim tasavvurumuzda insanın yeri büyüktür, çünkü Allah'ın tecellî ettiği bir varlıktır. Allah, Cebrâil Aleyhiseelâm'ı Hz. Peygamber'e melek şekli ile gönderebilirdi, göndermemiş, Cebrâil Aleyhisselâm, Efendimize bir iki sefer dışında hep insan olarak görünmüştür. Cebrâil Aleyhisselâm bile Efendimize insan sûretinde görünüyor. Bu bir hakîkatin altını çiziyor. Hz. Mûsa'ya ateşte, Hz. Yunus'a balıktai Hz. İsa'ya ölü bedende, Hz. İbrâhim'e mancınık ateşinde, Hz İSmail'e bıçakta tecellî eden Allah, Muhammedîlere insanda tecellî eder. Misâli, Cebrâil Aleyhisselâm'ın insan şeklinde tezâhür etmesindendir. Çünkü insan halîfetullahtır, Hazret-i İnsan'dır. İnsan küfre girebilir, bu onu bütünüyle yokluğa mahkûm etmez, ancak sıfatı olabilir.
Cennet ve cehennemi mekân gibi algılamak da fevkalâde yanlıştır, zîrâ onlar mekân gibi değil bir hâl gibidir. Hz. Mevlânâ bir bahiste bunu anlatır: Bir kişiyi veya olayı iyilikle, güzellikle, rahmetler, merhametle, tatlı hatıralrarla anarsan bir cennet hâli içindesindir. Kötülükle, zorlukla, asık suratlılıkla, beğenilmeyen hâllerle andığında ve hatırladığında ise cehennem hâli içindesindir. Bu yüzden insanlar kendilerine yapılan kötülükleri unutmalı ve iyilikleri unutmamalıdır ki, cenneti şimdiden yaşayabilsinler.
Efendimizi tanımadan kendimizce bir Hz. Peygamber portresi çizmek fevkalâde yanlıştır. Âlim bir zât bir başsağlığı ziyâreti vesîlesiyle Karadeniz'in bir beldesine gidiyor. Orada söz Hz. Peygamber'e geliyor. Âlim zât Efendimizin zevceleriyle münâsebetini anlatıyor, bu konudaki hassasiyet ve inceliğine dikkat çekiyor. Tam o sırada biri kızarak yerinden kalkıp gidiyor. "Niçin bu kadar kızdın?" diye soruyorlar. "Efendim" diyor, "Ne hakla Efendimizi kılıbık biri şeklinde târif edersiniz?" Adam kadınlara karşı kabalığını din zannediyor. Efendimizin bu husustaki inceliğinden rahatsız oluyor. Çünkü bilmiyor. Kâinatın Efendisi Hazret-i Resûlullah'ı bilmeden tanıyamayız. Tanımadan O'ndan örnek alma seviyesine yükselemeyiz.