Kendimi bir yarış atı gibi hissediyorum. Üniversiteyi bitir, ama herkes üniversiteli sen bir de yüksek yap ,ama bir çok insan yüksek yapıyor, ingilizce öğren , uluslararası geçerliliği olan sertifikalar al, bunları yaparken yaş 30 oldu , evlen düğüne harca altmış yetmiş bin lira, düğünün borçlarını öderken , artık bir aile reisisin, iyi bir araba
Osmanlı Devleti, Türklerin imparatorluğuydu. Günümüzdeyse Türkiye Cumhuriyeti'yiz ve bu da yine Türklerin cumhuriyetidir. Millet aynı, biz sadece rejimi değiştirdik.
Bence Osmanlı Türklerin değil bütün hükmettiği milletlerin imparatorluğuydu. Bunun içindir ki Arap , Boşnak, Rum kim olursa olsun devletin her kademesinde liyakatı varsa görev alabiliyordu. Bunun içindir ki İngiliz İmparatorluğunun dağılma süreci 100 yıl bile sürmezken , Osmanlı 3 asıra yayılarak dağıldı. Bu sebepten Osmanlı bir ulus imparatorluğu değil , evrensel bir imparatorluktu
Sizin dediğiniz de doğru. Ama burda daha çok hükmettiği, yönettiği milletlere göre değil, kendi bünyesine göre değerlendirilmiş. Arap olsun, Boşnak olsun, Rum olsun... Osmanlı İmparatorluğu'nun çatısı altına girmiş, devletin bir kademesinde görev almış olanlar Türkleşmiştir.
Türkiyede kitap okuma oranının fazlasıyla arttığını görüyoruz. Artık her evde küçük yada büyük bir kitaplık var, Ama kitaplardan yeterince istifade ediyormuyuz ? Orası muamma. Bu durum bana okumanın bana ve topluma neler kattığını sorgulatmaya başladı. Kitap okumak deyince zihnimde, daha güzel konuşmak, imla kurallarına daha riayet etme, daha güler yüzlü olmak, daha çok kelime bilgisine sahip olmak , derdini daha sakin ve kibar anlatmak dolayısıyla daha derin tefekkür edip daha mantıklı olmak geliyor. Peki toplumda neden hala bu kadar kaba sapa adam var? Tüyapta sıra yüzünden kavga eden adamlar gördüm. Kavga etmek hiçte insani değil, e bu adamlar birde kültürlü adam statüsünde ki , kitap fuarına gelmişler. ???
Hasılı demeye çalıştığım, acaba okuduklarımızı hayata tatbik edebiliyor muyuz? Edemiyorsak okumanın bir anlamı var mı? Kitap bizi daha insani yapan bir eğitmenden , kahvenin yanında resmi konulan ahada bunu okuyorum dedirten bir objeye mi evrildi? Peki okuduklarımız??? Sanat, tarih ,klasikler, din , tasavvuf , bilim, edebiyat, söyleyişi... mi yoksa daha çok popüler kültüre hitap eden cicili bicili okuduktan sonra bir kenara attığımız oyuncaklar mı?
Babam Suç ve Ceza' yı iki günde bitirdiğimi öğrenince ; bana kızmıştı . 17 sene evvel okuduğu kitabın bütün karakteristik özelliklerini betimlemiş, Raskolnikov'u benden daha canlı anlatmış ve en önemlisi kitaptan çıkarımlar yapmıştı. Kısacası adam kitaptan hayatına bir şeyler katmış.
Sahi ya biz niye okuyoruz?
Belki konuşmanın/yazmanın nitelikli hale gelmesi, imla kurallarının tatbiki, kelime dağarcığının gelişmesi ile okuma oranının artması arasında doğru orantı kurabiliriz ama, insani olan ( somurtkanlık, acelecilik, kurnazlık vb.) davranışlarımızı bağdaştıramayız bence.
Ama kitap okuyan insanlar; genelde kendileri ile ve hayatla barışıktır, Mütebessimdirler, çünkü hakikatlerin farkına varmaya başlamışlardır. Onun için insanların dedikodusuna , hasetine , çekememezliğine çokta takılmazlar,Bundan dolayıdır ki kendi dünyalarından çıkıp , insanların arasına karıştıklarında onları tebüssüm ederken görürsünüz diye düşünüyorum .