İnsancıklar
İnsan var, insancıklar var!
Sınırı bir kere aşan için sınır mı var?
Sesini çıkarmayanı korkak, görmezden geleni aptal, güven duyanı çantada keklik olarak görürler
Oysa bu tür insanlar biz istediğimiz kadar bize yakın, göz yumduğumuz kadar dürüst, sessizlik bozulana kadar insanlar
Güçlerinin sarsılacağını anladıkları anda şiddete başvurur şirret olurlar
Sonrası mı?
Herkes sınırı ve haddini aştığı kadar kendini tanımlar
Yaşamda insandan çok insancıklar var
Dünya bu yüzden insan kalabilenlere dar
İnsanlar büyüdükçe, küçüldü cesaretleri
İnsanlar küçüldükçe, büyüdü cesaretleri
İnsanlar kaybettikçe, arttı esaretleri
Egoları şiştikce yenildiler nefislerine kayboldu asaletleri
] Önder Karaçay [
İnsan ve toplumların her çağda iki büyük sorunu var;
✓ Birincisi düşünmeden hareket etmek,
✓ İkincisi düşündüğü halde harekete (eyleme) geçmemek.
Hangimiz olursak olalım çoğunluk örgütlü bir şekilde birinci sorunu temsil eder, azınlık örgütsüz, dağınık ve bireysel çabalarla ikinci sorunu temsil ederler.
Her iki durumda o topluma büyük zarar verir.
] Önder KARAÇAY [
İyi İnsan Yetiştirmek Konusunda Sınıfta Kalmak
Asırlar geçiyor, nesiller değişiyor birşey hiç değişmiyor; insanlık iyi insan yetiştirmek konusunda sürekli sınıfta kalıyor.
Dünya sahnesinde hangi toplum diline, eğitim/öğretimine ve ekonomisine sahip çıkmamış ve bir dine yamanmış ise yok edilmiştir.
İnsanlık tarihi bize göstermiştir ki yakasını, dini niyetine alet ederek menfaat sağlayanladan kurtarmış her toplum gelişmiş bir toplum olabilmiştir.
İyi insan yetiştiremememiş olmanın en geçerli sebebi eğitim ve öğretimin dogmalarla dolu din düzeyine düşürülmüş olması, merak eden, sorgulayan, araştıran, düşünen, fikir üreten, hayaller kuran, hayalleri için eyleme geçen, öğrenerek üreten ve üreterek öğrenen, doğadan ve tabiat bilimlerinden nasibini almayan, sembol, slogan ve ideolojik bataklıklardan kurtulamamış insanlar yetiştirmektir.
Çocuklarımızın almış olduğu eğitim ve öğretim ile bir kurumda iş bulacak kadar bilgi sahibi olmasını yeterli görmek hatalı ve eksik bir tutumdur. Çalıştıkları kurumun neye hizmet ettiğini de sorgulamak gerekir. Bugüne kadar sorgulamamış olmanın bedelini ödediğimiz için artık bu tecrübeye sahibiz. Kurumlar bizi sorguluyor ise bizde onları sorgulamalıyız. Hatta bu anayasal bir hak olmalıdır.
Önder KARAÇAY
İrtica saltanatını, bir ülkenin eğitimini ele geçirerek kurar ve böylece kökleşir, kalır.
Okullarda beyinleri yıkanan genç kuşaklar yönetimde görev aldıkları zaman, ülke çıkarlarının değil, kendilerini eğitenlerin sözcüleri olacaklardır.
]•[ Değerli sözler yangından önce yangını önlemeye, yangından sonra yangını söndürmeye yönelik dile gelir. Yangınları önlemeye yönelik söz ve çabaların az olma sebebi öngörü sahibi insanın az olmasıdır. Az olan değerlidir. Yangından önce yangın çıkarmak isteyenlerin, yangından sonra yangının devamını isteyenlerin değersiz sözleri çoğalır, çoğalan herşeyin değeri düşer.
Yaşamı kendi istediği gibi yaşayan insanlar bedel öderler. Başkalarının istediği gibi yaşayan insanlar bedel ödemezler, suya sabuna dokunmayanlar, bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın diye seyirci kalanlar bedel ödeyemezler. Onlar; başkalarının sırtından geçinmeye alışmış sömürgeci zihniyetlerin verdikleri maddi araç ve yetki sahipliği ile kullanılan işbirlikçilerdir.
Geriye fotoğraf makinesi ile çekilmiş resimler değil, sözlerle; doğaya, insana, yaşama, duygu ve düşüncelere dair manzaralar bırakacağım.
Önder KARAÇAY
]•[ Bütün adresler köşe başlarını tutmuş markalar ile tarif ediliyor dünyada. Beyni markaların işgali ile konumlanmış, teknoloji, tüketim ve tembellik ile esir alınmış insanlardan; doğru adresi tarif etmelerini ve kendilerini bulmalarını bekliyoruz.
]•[ Dün ile bugün arasında ki kavga, onlar ve biz arasında ki ayrışma yarını kaybetmemize yol açıyor. Bu kavganın içinde; ne dünü anlayabiliyoruz, ne günü yaşayabiliyoruz, ne de yarına hazırlanabiliyoruz. Bu toprakların insanının habis huylu hastalığı birlik ve beraberlik içinde yaşama konusunda ki farklı genlerin içiçe geçmiş farklı genetik yapısından kaynaklanmaktadır. Asırlar arası bir kültüre dönüşme sebebi de bu genetik kodun geçişkenliği ve uyumsuzluğun uzun zaman sonra bir uyuma dönüşebilecek olmasıdır. Bu seviyeye insanlık deniyor. Ulusumuz insanlık seviyesini Cumhuriyet devrimleri ile yakalamış olmasına rağmen Mustafa Kemal Atatürk sonrası ırkçı ve mezhepçi ayrımcılığın çabalarıyla insanlık mücadelemiz bozuma uğradı. Bugün bunun bedelini ödüyoruz. Bu bedeli tam olarak ödemeden o seviyeye yeniden ulaşmamız mümkün olmayacaktır.
] Önder KARAÇAY [