Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Darwin’den önce, güdük organların varlık nedenleri aydınlatılabilmiş değildir.
Yararlı organlar güdük sayılmaz. Kivinin küt kanatları gibi penguenin kanatları da uçmaya elverişli değildir. Ancak, penguenin kanatları yüzmeye uyarlanıp yüzgeç biçimini almıştır ve yararlıdır.
Reklam
Evrime kanıt
GÜDÜK ORGANLAR Darwin’in söyleyişiyle güdük organlar “yararsızlığın damgasını apaçık taşıyan” organlardır. Böyle organlar doğada, özellikle yukarı hayvanlarda, çok yaygındır. Yılanlarda akciğerlerin bir lobu güdüktür. Boa yılanının (Boa constrictor) güdük art üyeleri ve güdük bir leğeni (pelvis) vardır. Kuş kanatlarında (ön ayaklarında) başparmak güdükleşmiştir. Kimi kuş türlerinde, örneğin devekuşunda ve Yeni Zelanda’da yaşayan kivide kanatlar güdüktür. Balinanın art ayakları körelmiştir. Erginleri dişsiz olan kimi balina türlerinin dölütlerinde dişler vardır. Dölüt buzağıların üst çenelerinde diş etlerini hiçbir zaman yarıp çıkmayan dişler bulunur. İnsanda kıl örtüsü, kuyruk kemiği (os coccyx) güdüklük güdüklük örnekleridir. Güdük organlar tümüyle atılabilir de. Örneğin Boa yılanındaki güdük art üyeler ve leğen, öbür yılanlarda yoktur.
Örneğin, memelilerde ön ayaklar köstebekte kazmaya, atta koşmaya, balinada yüzmeye, yarasada uçmaya, şempanzede ve insanda tutmaya uygun biçimdedir, ama hepsi de sayıları ve sıralanışları değişmeyen belirli kemiklerden yapılmıştır. Böyle bir ilişki böceklerin ağız yapılarında da görülür; vb.
Böcek kanadı bir deri uzantısıdır. Kuş kanadı ise kimi eksilmiş, kimileri kaynaşıp biçim değiştirmiş ön bacak kemikleri, kaslar, deriden çıkan tüyler ve teleklerdir. Demek ki çok farklı iki yapı, uçmaya uyarlanmıştır (görevdeştir).
Bugün, bilinen bütün eskivarlıkbilimsel olgular organik evrim teorisiyle uyuşur ve başka türlü açıklanmaları olanaksızdır.
Reklam
Darwin’in elindeki yerbilimsel veriler organik evrim teorisini doğrular: Zamanda yeterince gerilere bakılınca, eksik yerbilimsel belgeler bile, bütün türlerin değişmiş olduğunu gösterir. Yerbilimsel belgelere göre, tükenmiş (taşıl) canlılar ile günümüz canlıları arasındaki benzerlik, geçmişten günümüze gelindikçe artar; çünkü aralarındaki hısımlık artar.
Nitekim 1868’de Arkeopteriks (Archaeopteryx: Grekçe archaeo, eski, başlangıç + pteryx, kanat) bulunur. Çok iyi korunmuş beş örneği bulunan Arkeopteriks, karga iriliğinde, ilkel sürüngen ve kuş ıraları taşıyan bir hayvandır. Gagasında epey gelişmiş dişleri, kertenkeleninki gibi uzun bir kuyruğu, ön ayaklarında (eksik oluşmuş kanatlarında) çengel tırnaklı üç parmağı vardır (ilkel sürüngen ıraları); tüylü ve teleklidir, uzun kuyruğunun iki yanında birer sıra telek yer alır, köprücük kemikleri çatal biçiminde (lades kemiği gibi) kaynaşmıştır, kanat iskeleti ve ayak yapısı bakımından uçarsürüngenlerden çok kuşlara benzer (kuş ıraları). Darwin Arkeopteriks’i kitabının 1868’den sonraki basımlarında anabilecektir. Arkeopteriks gün ışığına çıkarıldıktan sonra sürüngenlerle sürüngenlerle kuşlar arası biçimler bulunmadığı söylenmez olur.
Eşek aygırı ile kısrak çiftleştirilirse, doğan yavruya katır adı verilir. Bu örnekte olduğu gibi iki ayrı türden hayvanın veya bitkinin birleştirilmesine (çaprazlanmasına) hibritleme, doğan ürüne de hibrit der Darwin.
Echippus ile at arasında taşıl (geçişsel) biçimler şöyle sıralanır: Orchippus, Epihippus, Mesohippus, Merychippuş, Hipparion, Neohipparion, Nannipus, Pliochippus. Bunların sonuncusu tek toynaklıdır. Geçişsel biçimler bu sırayla incelenirse, ayak yapısında tek toynağa, vücutta ve beyinde iriliğe, vb. geçiş, bütün aşamalarıyla görülür. Darwin’in gününde bu türlü taşıl seriler bulunabilmiş değildir. Onun içindir ki böyle serilerin varlığı, Doğal Seçme Teorisi’nin dayandığı olgular arasında değil, öngördüğü olgular arasında yer almıştır.
223 öğeden 141 ile 150 arasındakiler gösteriliyor.