Çünkü belirleyici olan tek başına eylem değildir, bunun tanımı ve etkisi daha önce gelir. Yapılan bir şeyi anlatan ve açıklayan kişi, çoğu zaman onu yapandan daha önemlidir ve tarihin önceden kestirilemez güçler dengesi içinde genellikle en küçük bir hareket bile en inanılmaz etkilere neden olabilir.
eski yasaları uyarınca tıpkı ışığın gölgeye, Tanrı’nın Şeytan’a, Akhilleus’un Thersites’e ve hayalperest Don Quijote’nin sonuna kadar gerçekçi Sancho Panza’ya ihtiyaç duyması gibi her kahramanın da bir antikahramana ihtiyacı vardır.
Söz çoktan havada salınmaya başlamıştır, harften harfe, kitaptan kitaba, ağızdan ağıza dolaşmakta, durdurulamaz ve ölümsüz bir şekilde zamanı ve mekânı aşmaktadır, çünkü aynı anda hem gerçekliğin hem de fikrin ta kendisidir o.
talihin ne denli değişken olduğunu anlamış, geçici ve sürekliliği olmayan zenginliklerin dengesiz dağıtılmış olduğunu, bir gün insanı en tepeye oturturken bir başka gün onu, ödünç verdiği zenginlikleri geri almak suretiyle alaşağı ettiğini görmüştür.
çünkü kim dönüp de gölgesine bakar ki? Gölgemizin hiç ayrılmadan peşimizden geldiğini, adımlarımızı sessizce izlediğini hissederiz, kimi zaman da henüz bilincinde olmadığımız bir dilek gibi önümüzden koşar; ama onun aldığı o gülünç biçimlere dikkat etmeyiz ve bu çarpık biçimde kendimizi bulmaya pek kalkışmayız.