Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Diyanet gibi kurumlar, muhafazakâr ve İslâmcı akımlar ve ulemanın, yok edilmekten çok uzak bir şekilde, her ne kadar bir süre ona tabi olsalar da devletin bir parçası olmaya devam etmesi anlamına geldi. Devlet içindeki güçler dengesini bu gruplar lehine giderek artan oranda değiştiren şey Soğuk Savaş ile bağlantılı anti-komünist politikaların yanı sıra, 1980’lerden itibaren benimsenen neoliberal yeniden yapılandırma politikaları gibi olumsal olaylardı. Bunlar Diyanet dahil dini seferberliğin, din eğitiminin, vakıfların ve işadamı derneklerinin seferber edilmesinin arkasındaki yapının büyümesini sağladı. Diyanet devlet içinde ve dışındaki diğer fraksiyonlarla birlikte ya da koalisyon içinde İslâmcı seferberlik için daha uygun bir ortamın yaratılmasında kritik bir rol oynadı.
Endülüs ve Al-i İmran 140
Vadi el Kebir ırmağının sakin sularına yansıyan Ulu Camii manzarası karşısında bütün bunları zihnimden geçirirken, birden bire yıldırım gibi bir soru gelip aklıma çakıldı: Yüzyıllar boyunca İslâm'ın ve Müslümanların hakimiyetinde kalan Kurtuba'dan, 711'den 1236'ya kadar herhalde birkaç milyon insan geçmiş olmalıydı; peki, bunların mezarları nerdeydi? Cevap can acıtıcı: Katolik Hıristiyan krallıklar, Kurtuba'nın sakinlerini sürmüşler, eserlerini büyük oranda yok etmişler, ölülerinin izlerini de ortadan kaldırmışlardı. Onca parlak bir medeniyet- ten geriye, kıyımdan ve yıkımdan kurtulabilmiş birkaç abidenin kalmış olması, akleden insanlar için gerçek bir ibretti. Geldiğim yolu geri yürürken, adına "tarih" denen terazinin kefelerinin inip kalkışını yeniden düşünmeden edemedim. Müslümanların Endülüs serüveninden alınacak sayısız başka dersler eşliğinde...
Reklam
152 syf.
·
Puan vermedi
REİS BEY İNCELEME YAZISI (MART 2023- BÜYÜK DOĞU YAYINLARI) Necip Fazıl Kısakürek’in yazdığı bu piyeste ( Reis Bey) görevinden hiç taviz vermeyen bir ağır ceza reisinin 1950’li yıllarda yaşadığı olayı okuyoruz ( Ne kadar araştırsam da Necip Fazıl ile piyesin arasında bir ilişki kuramadım maalesef).Tek celsede karar vermek ile merhamet arasındaki büyük çatışmayı, Reis Bey’in masum bir can üzerine verdiği idam kararında ve buna bağlı gelişen olaylar silsilesinde büyük oranda görüyoruz. Öyleyse kitaptan bir alıntı ile devam edelim: “ Etmeyin Reis Bey siz ağlayamazsınız, ağlayabilseydiniz, anlayabilirsiniz.” Bu alıntıyı okuduğumda Gülden Karaböcek’in bir şarkısında ki “ Eğer ağlıyorsam, yaşıyorum ben.” sözleri geldi. Bu iki alıntının (birisi piyesten birisi şarkıdan olmak üzere) pek belli olmasa da davaları aynı. Bunu şu şekilde açıklayabilirim sanırım: Günümüzde ağlamak acizlik ve ya küçüklük belirtisi iken bu iki alıntı ağlamanın aslında merhametin hâlâ insanın içinde yaşadığının belirtisi olduğunu çok güzel biçimde ifade etmiştir. Bu piyes bana ağlamanın merhametin temsili olduğunu öğretmek dışında: Hayatımızda ki nesnelerin bir yeri yokmuş gibi görünse de, nesnelerin aslında günlük yaşantımızda bir çok şeyi etkileyeceğini öğretmek oldu.
Reis Bey
Reis BeyNecip Fazıl Kısakürek · Büyük Doğu Yayınları · 20088,1bin okunma
Kaybeden ,kaybettiği oranda kazanandır+++
Kaybedenler, kendi kendini yetiştirmiş kişiler gibi, kazananlara oranla çok daha geniş bir bilgi ağına sahiptirler. Derin bilginin hazzı kaybedenlere özgüdür. Biri ne kadar çok şey biliyorsa, işleri o kadar ters gidiyor demektir."
Umberto Eco
Umberto Eco
Serpil’in eline bakıp: “En son buluştuğumuzda içki içmediğini söylemiştin, yanılıyor muyum yoksa? O kadehin içinde şarap yerine vişne suyu mu var?” “Şarap var ama kendimi iyi bir şekilde ifade edemedim sanırım. İçki içmeyi sevmiyorum çünkü beni sarhoş ediyor ve sarhoşken beynimin tam kontrolü ben de olmuyor.” “Bence beynimizin kontrolü hiçbir zaman tam olarak bize ait değil.” “Bunu biraz düşüneyim… Tamam, bu söylediğine katılıyorum, o halde düzeltiyorum: Beynimin olabildiğince benim otoriterimde olmasını istiyorum, alkol içmemekte bu otoriterimi büyük oranda koruyor.”
Sayfa 105 - Velespit YayınlarıKitabı okuyor
Ancak, işbölümü her sanata ne denli sokulabilirse, emeğin üretici güçlerini o oranda artırmaktadır. Türlü zanaatlarla çeşitli uğraşların birbirinden ayrılmasının, bu fayda üstünlüğü dolayısıyla olduğu anlaşılıyor.
Reklam
"Kişi kendine daha fazla değer verdikçe başkalarından da o oranda daha az şey bekler."
Bir insana herkes mi bu kadar kötü davranır? Davranır kardeşim; insan ezik,mahcup,saf,hevesli,içten olursa davranır. Kişilerin bize nasıl davranacağını biz belirliyoruz çünkü büyük oranda,bunun farkında olmasakta.
İlgili retinal veya kas gerilimlerinin keyif vericiliği ve uyumu ile belirlenen soyut biçimin bir değeri vardır. Farklı yapılar bu türden güzelliği az ya da çok içerir veya telkin eder, bu oranda da tabiatları gereği daha iyi ya da daha kötü oldukları söylenebilir. Örneğin bir demir köprü, içerisinde kesinlikle estetik ilgi barındırmasına ve bu ilgiyi günbegün edimesine rağmen büyük ihtimalle hiçbir zaman tipik olarak taş bir köprüye eşit olmayacaktır..
Buna rağmen bir müzik tüm insanları aynı oranda etkileyebilir. Bu yüzden müzik tüm insanlığın ortak frekansıdır. Bu nedenle müzik evrenseldir
Sayfa 183Kitabı okudu
Reklam
Dünya gözlerimizin önünde tektipleşiyor; iletişim araçları ilerliyor; konutların içi yeni donanımlarla zenginleşiyor. İnsan ilişkileri gitgide olanaksız hale gelmekte, bu da bir hayatı oluşturan öykülerin sayısını o oranda azaltıyor.
"Gerçek büyük şairlerin her dizesi zarif hakikatlerle yüklüdür, insanın yüce ve asil yanlarına seslenir. Onların tek bir dizesini bile, dünyayı o oranda yoksullaştırmadan şiirden çıkaramazsınız."
Sayfa 13
"...başkasına karşı çok büyük bir sevgi duymak, aynı oranda bencilliğe delaletmiş."
Sayfa 102 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
245 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
"İnsan" Olmak
* evet tabii ki spoiler içerir _Okurken bazen kendimden geçtiğim hayretler içerisinde gülümsediğim... Maslow'un tabiriyle doruk deneyimler yaşadığım bir kitaptı Neden mi? Hemen izah etmeye başlıyorum... Diyor ya hani Bahtiyar Vahapzade: "Kalbin gözü yanmazsa, görünmez göze Allah" youtu.be/hWEM9KHWlkA?si=... Bir
İnsan Olmanın Psikolojisi
İnsan Olmanın PsikolojisiAbraham Maslow · Kuraldışı Yayıncılık · 2020783 okunma
“ Bizlerin duyguları üzerinde Türklük bilinci ve vatan aşkı gibi hassas konular olduğunda, mücadele aşkı artıyorsa; insanlığa dair koparılması gereken manevi değerlere olan aşk da aynı oranda artabilir .”
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.