Ormanın kenarında birdenbire griye dönüşmüş toprağın rengi ölüm uyarısı gibiydi. Buna rağmen bazen yollarım kaybeden küçük hayvanlar bedelini ödüyordu. Bir kurttan kaçan ceylan yavrusu Zul-Valknor'un gölgesi üzerine düştüğünde tuzağa yakalanmışçasına çırpınmaya başladı.
Gökyüzünün maviliğinin ortasında siyah bir girdap oluştu; şeffaf, su damlasına benzeyen büyük bir şey açılan delikten yeryüzüne doğru fırladı. Girdap sanki oluşmakta zorlanmışçasına, o şeyin çıkışıyla hızla kapandı ve yok oluverdi.
Kült'ten sonra Orkun Uçar'ın yine daha önce blogunda yazdığı ve daha yeni kitaplaştırılan kısa romanı Absentium'u da okudum. Bu ara çok fazla Orkun Uçar okuyorum galiba ama bu biraz da onun son zamanlardaki üretkenliğiyle alakalı galiba, yeni yayınevi yeni romanlar derken epey güzel iş çıkardı ortaya. Yazdıkları ilgi alanıma da giren, bir solukta
Yüksek Doz Çürüyüş 'te Corpus Mentis'i yazmıştı, o romanını da epey beğenmiştim Altın'ın, bu kez de kendisi Köprüaltı adlı kısa romanıyla kitaba dahil olmuş. Köprüaltı tam bir bilimkurgu macera romanı diyebilirim, sürekli artan heyecanı ve merak hissiyle bir çırpıda okunuyor. Hayli de zevkli bir kurgusu var, türün sevenleri mutlaka okumalı. Köprüaltı'na puanım 10/10, gerçekten iyi bir kurgu.