Bir rica üstüne köpürdü deniz.
Hayalperest rüyada, istekler dar ağacı.
Göz kapaklarının kapanması dışında yaşayamamışlık.
Beş vakit huzur arayışında
Bütün sevaplar dağınık.
Çok bilenlere danıştım, hiç bilen kalmamış.
Yaşamak yaz günü, külah dondurma.
Şiir yazan bir dallama.
Aklı kadında bir dilenci.
Üç kağıdı yok,
Gerçeklere yabancı sadece.
Yaşamadım demeyecek kadar yaşadı.
Yaşadım diyecek kadar kolay olmadı.
Bir halatın, betonu ezmesi gibi
Yaşlandı, yıprandı, ezildi.
Ama iz bıraktı.
Beyhude sonlu baş ağrılarım.
Biraz içmek lazım çağrıları.
Kızgınım.
Fikirlere kanat takılmıyor.
Çayı şekerli içmemden belki,
Bu sonsuz yalnızlığım.
Kaz ayaklarımın var olması,
Hayvanları sevmekten getiri.
Aşka yazılacak mısralar mırıldanıyorum.
Matematiğe ayran gönüllüyüm.
Görmediklerime inanmayalı.
Hislerim gökyüzünde falakaya tabi.
Gömdüm hepsini, geliyorum.
İnsan yaşıyorken özgürdür.
Yaklaştım iyice, geliyorum.
Her insan biraz ölüdür.
Biz de biraz ölüyüz.
Ölüler ki bir gün gömülür.
İçimizdeki ölüler,
Dışımızdaki ölüler,
İnsan yaşıyorken özgürdür.
İnsan yaşıyorken özgürdür.
Edip CANSEVER
Yalpalayan bir sarhoş gibi,
Denge kolluyorum.
Düşmedim henüz.
Kaldırımlar yüzüme yabancı.
Yetimhanede büyümüş.
Aristokrat bir aile tarafından sahiplenilmiş.
Soğuk yatağında, ıslanan yanaklarını,
Eski bir kazak ile sildiği anıları,
Scotch bir viski ile anımsıyorum.
Başardım demeye acılarım yetmiyor iken,
Başarısızsın demeye kimse cesaret edemiyor.
Az ehlilerden, ders alıyorum.
Bilmeyenlere akıl danışıp,
Görmeyenlerde gök kuşağını arıyorum.
Demsiz çayda, koyu sohbet,
Kıyılarda derin dalga yokluyorum.
Algıladıkça tiksinç olanları tam içinde buluyorum kendimi. Düşmanımda dahi olmasını dilemediğim her şey baş ucumda bitiyor. Mantıklı ve makul olmaya çalışırken aptal yerine konulmanın azabındayım.
Yaşantılarımdan, uhrevi duygularım yok.
Aynada baktığımdan fazlası değil yaşam.
Aynı yaşantıları yaşadık.
Üç aşağıda oldu bir duble fazlam.
Aynı hayatlar, his noksan.
Aynı kadehler, mey noksan.
Aynı kadınlar, his noksan.
Aynı kalem, aynı defter,
Aynı dert, aynı ferman,
Ben noksan.
Ateşte yanan , ateşi anlatır. Mesele insanın yapması yada yapmaması gereken şeyler değildir. Mesele insanın YAPTIĞI şeylerdir. Ebedi gerçek, inkar edilemeyecek hakikat budur.