Pişman değilim; hiç de pişman olmadım. Ama şunu da bil ki, öyle gururlu falan da değilim,olamadım: Kendimden hiç nefret etmedim; ama bir türlü beğenemedim de kendimi. Çok acı çektim, ama başkalarına da çok acı çektirdim,bu da insanın gururlanabileceği bir şey değil pek... Kendimi haklı görüyor değilim; ama kendimi savunuyor da değilim. Hele yargılamayı hiç beceremiyorum, kendimi de dünyayı da... Dünya ne ise oydu; ben de ne isem o oldum, uyuşamadık. Hepsi bu.
88 syf.
·
Not rated
Herkese selamlar
Oruç Aruoba
Oruç Aruoba
' nın kaleminden; "
Hani
Hani
" kitabı.. Hani, Oruç Aruoba'nın Yürüme Üçlüsü'nün (yürüme, de ki işte, tümceler) tamamlanmasının ardından 1993'te yayımladığı kitabıdır. Kitap 3 bölümden oluşuyor. Kitabı okurken ilk sayfalarda neye uğradığımı şaşırsam da ikinci bölüme geçtikten sonra altını
Hani
HaniOruç Aruoba · Metis Yayınları · 20184,378 okunma
Reklam
Kendini toparlayıp - toparlanıp - yaşamın boyunca zaten yöneldiğin; ama,hiçbir zaman o, istediğin - kendini hiç gelmeyeceğine inandırarak bekleyip durduğun- anlamda gelmeyeceğini varsaydığına, uygun olmanı gerektiriyor artık o :- Tam da senin istediğini istiyor (hani “de”miştin ya “işte”: “tam kendin olarak, tam kendisiyle yüzyüze geldiğin bir başka kişiyle birlikte, birşey yaşadığında (bir sevinç, bir acı…) - o zaman gerçekten yaşarsın.”) işte- ne “de”rsin “ki” şimdi “işte”…? o’nu, işte- Şimdi hayallerinin gerçek de olabileceğini düşünebilirsin - bu berbat dünyada, düşlerinin gerçekte karşılığının bulunabileceğini…çünkü, var, artık, o
dalgaları hep duyuyordum- şimdi damlalar da geldi.
"Bunu kabul etmedim. — Şunu bilmeni istiyorum: Pişman değilim; hiç de pişman olmadım. Ama şunu da bil ki, öyle gururlu falan da değilim — olamadım: Kendimden hiç nefret etmedim; ama bir türlü beğenemedim de kendimi. Çok acı çektim, ama başkalanna da çok acı çektirdim — bu da insanın gururlanabileceği birşey değil pek... Kendimi haklı görüyor değilim; ama kendimi savunuyor da değilim — hele yargılamayı hiç beceremiyorum, kendimi de dünyayı da... — Dünya ne ise oydu; ben de ne isem o oldum — uyuşamadık. Hepsi bu."
Annen beni gerçekten sevdi, biliyorum; ama neydi bu ‘sevgi’ onun yalnızca daha önceden edinmiş olduğu bakış bi­çimlerine verdiği addı. Beni, hep, ya yanlış an­ladı, ya da hiç anlamadı. Beni hiçbirzaman sahi­den ben olarak göremedi ki, o zaman kimdi Annen’in ‘sevdiği’?... Bende ben olmayan birini hatta birşeyleri 'sevdi’; sonra, bekledikleri­ni bulamadıkça, duygulan o sevgi’si nefrete dönüşmeğe başladığı zaman da, ne yazık ki, gene, ben değildim nefret ettiği kişi... Beni tanıyarak, bilerek, görerek; sahiden ben olan benden nefret etseydi, inan, sevinirdim buna. Öyle olmadı.
Reklam
Koşullar ne olursa olsun; duygular ve güdüler ne denli zayıflamış olursa olsun (örneğin bana "Hoşçakal" demek için bulunabileceğim yere gelip beni bulamayınca, ne kadar bekledin-ne kadar beklerdin? Yeteri güçlülükte bir istek olsaydı, beklerdin: belki hiç beklemedin - o denli güçsüzdü istek); isteklilik sıfıra bile inmiş olsa, kişi gene de yapabilir bir şeyi: Kendi kendine,"Gidip onu görmem gerek" diyebilir, ve, sanki içi boş, duygusuz, heyecansız, bir 'gerekirlik'ten çıkan bir eylem olarak yapabilir bunu. Bunun ne anlamı var ki? -Şu: Ötekine, "Ben isteğimi, koşullardan, duygulardan beklemiyorum; istekliliğim ne derse onu yapmıyorum -bilinçli olarak, istiyorum: yani istemeyi
Annen beni gerçekten sevdi , biliyorum ; ama neydi bu sevgi , onun yalnızca daha önceden edinmiş olduğu bakış bi­çimlerine verdiği addı. Beni , hep ya yanlış anladı ya da hiç anlamadı. Beni hiçbir zaman sahiden ben olarak göremedi ki o zaman kimdi annenin sevdiği ? Bende ben olmayan birini — hatta bir şeyleri — sevdi. Sonra beklediklerini bulamadıkça , duygulan o sevgisi nefrete dönüşmeye başladığı zaman da,ne yazık ki , gene , ben değildim nefret ettiği kişi... Beni tanıyarak , bilerek , görerek ; sahiden ben olan benden nefret etseydi , inan , sevinirdim buna. Öyle olmadı.
31 syf.
·
Not rated
Tersten okunduğunda kızı Filiz’in ismini veren bu kitap, hayattan vazgeçmek üzere olduğu o an kızına,o yaşamının yarısına geldiğinde verilmek üzere, yazdığı bir mektup. Aslında okurken hiç depresif bir şey hissetmedim, aksine o zaman da belli bir olgunluğa erişmiş bir adam vardı karşımda. Kendini de dünyayı da olduğu gibi görebilen ama aynı zamanda dünyayla uyuşmazlığının da idrakinde olan bir adam. Ve hayatta hiç kimse tarafından gerçekten tanınmadığını, anlaşılamadığını düşünen o adam, o esnada küçük bir çocuk olan kızının yetişkinliğine yazıyor ki bari kızı onu anlasın…Bu mektubu yazdıktan sonra hayatına son verme fikrinden vazgeçtiği söyleniyor. Her ne olmuşsa iyi ki vazgeçmiş ve sonraki yaşamında acısını şahane bir şekilde damıtmış. Ve iyi ki bu kitabı da kızının izniyle basmış çünkü onun gibi bir insanın bile pes edecek noktaya geldiğini bilmek, hayat zorladığında herkesin şu dünyada benzer hisleri yaşadığını anımsatarak güç verici nitelikte Kitaptaki tarih 1987 ve diğer kitaplarının basım tarihlerine bakıyorum da hepsi sonrasında. Yani eğer vazgeçmeseydi o bayılarak okuduklarım da olmayacaktı. Şimdi o yazdıkları daha anlamlı oldu ve neden bu kadar etkileyici olduklarını daha iyi anladım. Aniden kendini okutan bu kitaba da Aruoba’ya da kocaman bir “iyi ki!”
Zilif
ZilifOruç Aruoba · Sel Yayıncılık · 20171,689 okunma
Eylem olacak artık mutluluk senin için. Yabancı kalmıştın eyleme, yıllar yılı - sürüklenmeyi yeğlemiştin; alışmıştın da buna: İçinde saklandığın, sakındığın, sakladığın yumuşak içeriği koruyarak, sert, katı, dikenli yanını, dış kabuğunu koymuştun ortaya hep. - Ne farkederdi ki, diye: Herşey boş; olanaksız, zaten- Boşa çıkacaktı herşey; boşunaydı herşey, zaten, hiçliğe akarak - o, yok, hiç...
563 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.