Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Osman Gazi Şeyh Edebali'nin zaviyesinde misafir iken Kuran'ı çok tazim eder. Yatınca geceleyin rüyasında Şeyhin göbeğinden çok muazzam bir ağaç yükselir ve dalları dünyayı sarar. Bu rüyayı dinleyen Edebali Osman beye: "Padişahlık sana ve nesline mübarek olsun ve kızım Mal-hatun da senin helalin olsun" der. Böylece Osman Gazi Şeyh'in damadı olur ve Osmanlı İmparatorluğu'nun da cihana hakim olacağı keşfedilir.
Sayfa 103Kitabı okudu
Cihan hakimiyetinin Selçuklulara ve Osmanlılara tarihi rüyalarla ve şeyhlerin tebşiratı ile bildirilmesi de bu eski anane ve inancın İslami bir mahiyet almasından başka bir şey değildir. Selçuk'un babası Dukak rüyasında göbeğinden üç ağacın çıktığını her tarafı saran dallarının göklere yükseldiği görmüş ve bunun üzerine Korkut-ata da kendisine evladlarının cihan padişahı olacağını müjdelemiştir.
Sayfa 103Kitabı okudu
Reklam
Irkçılık -Turancılık Davası
1944 yılında hükümet Sovyet ağırlığının artmasından sonra, ileride yapmayı düşündüğü siyasi manevranın ortamını hazırlamak üzere Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel başkanlığında ki bir komisyona milliyetçi fikre mensup olanlar hakkında geniş bir araştırma yaptırtmıştır.[7]Bu komisyonun hazırladığı rapor daha sonra 1944 hadiselerinin savcılık iddianamesinin başına konmuştur. Cafer Seydahmet Kırımer, Akdes Nimet Kurat, Remzi Oğuz Arık, Ziyaettin Fahri Fındıkoğlu, Kadircan Kaflı, Abdülkadir İnan, Ahmet Caferoğlu, Samet Ağaoğlu, Mükrimin Halil Yinanç, Nihat Sami Banarlı, Peyami Safa, Osman Turan gibi Türk düşünce hayatının önemli isimleri bu raporda ‘Irkçı-Turancı olarak gösterilmiştir. 1944 tutuklamalarında önemli isimlere dokunulmamış, bu listeden bir eleme yapılarak birkaç öğrencinin ilavesiyle ‘Irkçılık-Turancılık Davası’ sahneye konmuştur.
Ebu Bekir döneminde, "Ridde" (dinden dönme) olaylarında belgelere göre ateş havuzları açılmıştır. O ateş havuzlarına insanlar inançlarından dolayı atılmış, yakılmışlardır. sonraki dönemde, Osman döneminde bir Cemel Olayı'nı anımsıyoruz. Bu Cemel olayında iki yanda da Muhammed'in arkadaşları vardı. Bir yanda 400 kadar "biat-1 Ridvan"da bulunmuş olan kişi vardı. Başlarında Ali, Muhammed'in damadı. Öbür yanda, yine cennetle müjdelenmişler vardı. İki kesim birbirlerine saldırıyorlardı, öldürmek için ve o olayda tarihlerin bizlere kaydettiğine göre 15 bin kişi hayvan boğazlanır gibi boğazlanmıştır. 656 yılında. 13 bin kişi Âişe tarafından, 2 bin kişi de Ali tarafından. Şimdi bunlar ki, Muhammed'in "Eshabi Kenmucumi bi eyyahimiktedeytüm ihtedeytüms" yani "benim ashabım birer yıldız gibidir, hangisine uyarsanız doğru yolu bulursunuz." dediği birer yıldız saydığı kişilerdi.
Sayfa 223 - Kaynak
Bilge Kağan ve Tonyukuk
Buda dini 6 ve 8. asırlar esnasında Orta-Asya'da yayılma faaliyetine girişirken Gök-Türk hükümdarı Bilge Han ve onun hakim veziri Tonyukuk bu dinin kabulünü reddediyor onun yumuşaklık ve miskinlik telkin ettiğini savaşı ve hayvan kesmeyi yasaklayarak Türklerin hayat şartlarına uymadığını mücadele güçlerini bozacağını düşünüyor ve kalabalık Çinliler karşısında istiklallerini korumakta zorluk çekeceklerini ileri sürüyorlardı. Böylece bu mümtaz devlet adamları hakikaten milli hususiyet, ihtiyaç ve endişelere göre hareket etmişlerdir. Bu münasebetle 9. asır Arap mütefekkiri Cahiz'in Mani dinini kabul eden Uygurların savaşçı kabiliyetini kaybettiklerine dair beyanını hatırlamak yerinde olur.
Sayfa 32 - Ötüken
"Hristiyan devletler ecdadıma karşı beyhude daimi Haçlı taarruzlarına..
Macaristan zaferinden dönen Kanuni Sultan Süleyman, Avrupalı elçilere "Hristiyan devletler ecdadıma karşı beyhude daimi Haçlı taarruzlarına girişmeseydi bu kadar kan dökülmezdi" derken savaşların mesuliyetini onlara ait bulunduğunu ve yapılan fetihlerin de bu zaruretle olduğunu meydana koyuyordu. Türk milletinin tarihte en büyük eseri olan Osmanlı İmparatorluğu dünya tarihinde de ancak Roma ve Halifelik İmparatorlukları(4 halife dön) ile mukayese edilecek bir siyasi varlıktır.
Sayfa 29 - Ötüken
Reklam
Bilge Kağan
Buda dini 6 ve 8. asırlar esnasında Orta-Asya'da yayılma faaliyetine girişirken Gök-Türk hükümdarı Bilge Han ve onun hakim veziri Tonyukuk bu dinin kabulünü reddediyor onun yumuşaklık ve miskinlik telkin ettiğini savaşı ve hayvan kesmeyi yasaklayarak Türklerin hayat şartlarına uymadığını mücadele güçlerini bozacağını düşünüyor ve kalabalık Çinliler karşısında istiklallerini korumakta zorluk çekeceklerini ileri sürüyorlardı. Böylece bu mümtaz devlet adamları hakikaten milli hususiyet, ihtiyaç ve endişelere göre hareket etmişlerdir. Bu münasebetle 9. asır Arap mütefekkiri Cahiz'in Mani dinini kabul eden Uygurların savaşçı kabiliyetini kaybettiklerine dair beyanını hatırlamak yerinde olur.
Türk Asrı
16. Asırda Osmanlı İmparatorluğu üç kıtada, eski medeniyet ülkelerinde, iç denizlerde ve pek çok kavimler üzerinde hüküm sürerken İslam dünyasının geri kalan memleketleri de diğer Türk devletlerinin idaresinde bulunuyordu. Hindistan'da Babürlü ve İran'da Safevi Şahlıkları, Türkistan'da ve Altun-ordu'da başka Türk hanlıkları bulunuyordu. Böylece bu asırda Türk milletinin hakimiyeti ve yayılışı Viyana kapılarından Ganj nehri vadilerine, Altay dağlarından Atlas dağlarına, İtil boylarından Habeşistan'a ve Büyük Sahra'ya kadar eski dünyanın yarısına kadar yayılıyordu.
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.