Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Dünyadaki Rüzgâr Türkiye'de Fırtına Oluyor Avrupa'da bunlar olurken Türkiye'deki aşırı solcular da boş durmuyorlardı. İstanbul'da bir üniversitenin kuruluş yıl dönümünü kutlamak için düzenlenen bir şölenin, derhâl gerçek amacından saptırılmasına ve aşırı solcu bir mahiyet almasına çalışılıyordu. Türkiye'dekilerin de hemen
"Devlet'ten Millete" genellikle gazetenin başyazısı idi. Başlarda Galip ağabey (Galip Erdem) yazıyordu. İlk sayı yazısı da ona aittir. Her ne kadar Galip ağabeyin tembelliğinden şikâyet etsek te Devlet'e en çok yazı yazanlardan birisi idi. Hem başyazıyı yazardı. Hem kendi sütununda Mektupları yazardı. Galip ağabeyi iyi yazı
Reklam
Cumartesi Günleri Sohbetleri: Devlet gazetesinin bürosunun olduğu KÜBİTEM'in sohbet bakımindan en canlı olduğu zaman cumartesi günü öğleden sonralarıydı. O yıllarda cumartesi günleri yarım gün mesai yapılırdı. Okulundan çıkan öğretim üyesi, öğretmen, öğrenci ile bürokratlar KÜBİTEM’e uğrarlar ve birer sohbet halkası oluştururlardı. Bunlar:
Auguste Comte ve Pozitivistler, hakikatte, insanı maddenin esiri yaparak küçülttüklerini ve ruhi boşluk içinde muztarip bıraktıklarını düşünemiyorlardı.
Alparslan Türkeş, Türk tarihine vâkıf bir liderdi. Bu yüzden Türk'ün sembolü olan ve sahiplenilmediği için unutulmaya yüz tutan değeri "kurt"u benimsemiştir. Türkeş'in, Millet Partisi lideri, rahmetli Osman Bölükbaşı'yla arasında geçen sohbeti de burada nakletmekte fayda görüyorum: Ancak Alparslan Türkeş'in bu işarete yüklediği başka bir anlam daha vardı. Onu da Millet Partisi kurucusu rahmetli Osman Bölükbaşı'na şöyle anlatmıştı: Bölükbaşı: Yahu Türkeş siz bir işaret yapıyorsunuz, kurda benziyor. Onu anladık da, benim bildiğim sen, Türkeş ona bir mânâ yüklemişsindir. Türkeş: Elbette ağabey (Bölükbaşı Başbuğ'dan yaşça büyüktür.). Bölükbaşı: Peki nedir? Türkeş: (Bir eliyle bozkurt işareti yapar, diğer elinin başparmağıyla işaret ederek tarif eder.) Bak ağabey, şu serçe parmak Türk'tür, şu işaret parmağı da İslam'dır. Şu bozkurt işareti yaptığımız işaretin arasında kalan boşluk ise cihandır (dünyadır). Son olarak kalan 3 parmağın birleştiği nokta ise mühürdür. Yani ağabey işaret ederek gösterir isek şu çıkar: Türk-İslam mührünü dünyaya vuracağız.
Göçebe, yarı göçebe kitlelere daha yoğun tesir eden tasavvufun temsilcileri olan Türkmen babaları Anadolu'da muvelleh sufilik akımının esas taşıyıcısı olmuşlardır. Ayrıca Kalenderilik ve onun bir kolu kabul edilen Haydarilik tarikatının Anadolu'da temsilcileri vardır. Mevlânâ'nın yaşadığı dönemde Ebu Bekir Niksârî isimli Kalenderî
Sayfa 72 - Kitap Yayınevi, İnsan ve Toplum Dizisi - 70, 2. Basım, Birinci Bölüm, Şam ve Anadolu Dolaylarında 7./13. Yüzyılda Tasavvuf ve Muvelleh Dervişlik, MUVELLEH KAVRAMI VE TARİKATLAR
Reklam
Başta yetmişlik sultan olmak üzere bütün Selçuk beyleri sarayın salonunda müzik seslerinin âhengine uyarak ve Türkçe şarkılar söyleyerek raks ediyor, dizlerini yere vurup kalkıyor ve eğleniyorlardı." (Turan 1969: 101). Osman Turan, Sultan Tuğrul'un evlenmesi dolayısıyla kaydedilen, Arapça kaynaklardaki bu bilginin “Türk dansları hakkında ilk tarihî bilgi" olduğunu söylüyor. Turan, Atsız'ın yakın dostu olmakla beraber bu kitabının ilk baskısı 1965'tedir. Bozkurtların Ölümü'nü yazdığı sırada Atsız'ın yakın görüştüğü Selçuklu tarihçisi Mükrimin Halil'dir. Türklerin ilk raksıyla ilgili bilgiyi onunla sohbetleri sırasında öğrendiğini sanıyorum.
BİR ZAMAN YOLCUSU: SELİM PUSAT (RUH ADAM ROMANI) Ruh Adam, Atsız'ın tarihî romanlarına göre hayli değişiktir; bir tür post modern romandır. Bu sebeple romanı incelerken biz de farklı bir yol izlemeyi tercih ettik. Selim Pusat'ın ve Romanın Hikâyesi: Selim Pusat adını ilk defa 08 Haziran 1951 tarihinde, Orkun dergisinin 36. sayısında
Osmanlı Devleti Yönetiminde 'İstişare'
Esasen eski Türk hâkanlarının kurultay müesseseleri gibi Selçuklu ve Osmanlı sultanları da devlet meselelerini daima müzakere eden bir Divân teşkilâtına sahipti. Osmanlı kanun-nâmeleri Fâtih zamanından beri Divân-ı humâyûn'un haftada 'dört gün' vezîr-i a'zam'ın reisliğinde nasıl toplandığını, devlet ve memleket meselelerini Șeriat ve kanunlara göre nasil hallettiğini tafsilâtiyle yazarlar.
Osmanlı Devleti'nin Kuruluşunda 'Liyakat'
Türkiye'de mevkiler artık asalete ve doğușa göre değil liyâkat, ahlak ve çalışmaya göre tevdi ediliyor ve kuvvetli Osmanlı cemiyeti bu sûretle doğmuş oluyordu, ki bu husus çağdaș Avrupalıların ve meselâ Busbecq'in de dikkat ve hayranlığını celbetmişti.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.