Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sinan

%15 (65/416)
Agnostisizm ve İlahi Tragedya
Agnostisizm ve İlahi TragedyaDiamond Tema
8.6/10 · 242 okunma
Reklam
Türkiye Cumhuriyeti'nin kılcal damarlarında yeniden başka tarikatlar örgütleniyordu. O tarikatların üniforma giymiş müritleri devletin yeni sahibi olmak için sabırla sessizce ve gizlice bekliyordu..

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Sinan
@osmansinan·Bir kitabı okumayı düşünüyor
Yürümenin Felsefesi
Yürümenin FelsefesiFrédéric Gros
7.9/10 · 6,8bin okunma
Reklam
“Benim tezim, bütün halkların, bütün kültürlerin birbiri hakkında önyargılara sahip olduğudur. Eğer bir gün bu önyargı kelimeleri, yani Avrupa dillerindeki barbar, Japon dilindeki gaijin, Müslümanlardaki kâfir, Almanlardaki Ari olmayan gibi önyargı sıfatlarını kaldırabilirsek, amacımıza ulaşabiliriz. Amaç nedir derseniz, bence tam olarak şudur: İnsanın değerinin sadece insan oluşundan geldiği; din, milliyet, cinsiyet, renk, cinsel tercih, siyaset gibi birtakım ön sıfatlarla ayrımcılığa uğratılmadığı bir hümanizm anlayışı.”
“İstanbul vefasız bir sevgiliye benzer.”
Süleyman’a istediği konuda yardımcı olmayacağımı o kadar açık şekilde söyleyerek hata yapmıştım galiba. Ortadoğu’da böyle yürümüyordu işler. “Tamam, senin amcaoğlunun işe girmesi konusuyla ilgileneceğim” deseydim, hiç sorun yaşamazdım. Gerçekten rektörle bu işi konuşmama da gerek yoktu. Süleyman’ı çok uzun süre oyalayabilirdim. Umutla beklediği süre boyunca bana yağcılık yapmasını, çok daha saygılı davranmasını sağlayabilirdim. Kendimi her akşam eve bıraktırabilirdim. Sonunda bir sonuç alamayacağımız kesinleştiğinde bile, onun için uğraşmış ama başaramamış biri olarak gözünde bir değerim kalırdı. Üstelik bu süre boyunca bana karşı olan davranışlarının bir kısmı da alışkanlığa dönüşürdü, kalıcılaşırdı. Gerçi Ortadoğu’da düşmanlıkla dostluk çok çabuk yer değiştirebilirdi. Ama Süleyman sadece Ortadoğulu değildi, bütün Türkler gibi aynı zamanda Batılı bir insandı. Onun bazen Batılı bazen de Ortadoğulu özellikler göstermesinden faydalanabilirdim. çalışmadığımdan, hem Batılı hem de Ortadoğulu bir kültürün içinde yaşamanın sıkıntısını bir kez daha çekiyordum işte. Daha doğrusu, ne Batılı ne Ortadoğulu bir kültürün....
Ergenlik çağında bir erkek çocuğuna sunulan ne kadar çok porno film olduğunugörüp hayretten hayrete düştüm. Bu filmlerin hepsinde kadın korkunç bir aşağılamaya uğruyor, erkeğe hizmet etmek için bedeni hırpalanıyordu. Zavallı kızlar şekilden şekile giriyorlardı. Bu filmlerdeki erkekler onların canını yakmaktan, gözlerinden yaş gelecek kadar acı çektirmekten, kusturmaktan, kanatmaktan, boğazlarını sıkıp boğma derecesine getirmekten çekinmiyorlardı. Kızların ağızlarına toplar tıkılıyor, zincire vuruluyorlardı, paket gibi bağlanıyor, kamçılanıyor, atla, köpekle, maymunla, yılanla sevişmeye zorlanıyorlardı. Bir sürü iri kıyım erkeğin küçük bir kıza tecavüz ettiği filmler bile vardı. Onların kişisel tercihi değildi bu elbette ama demek ki “piyasa” böyle istiyordu. Galiba “piyasa” denen şeyin ne kadar iğrenç ve zararlı olduğu en çok porno filmlerde somutlaşıyordu. Bu eylemlerde sevginin, okşamanın, şefkatin hiç yeri yoktu. İnsanlığın temel ilkelerine aykırı bir şiddet ortamıydı burası. Benim oğlum dünyayı ve kadınları böyle tanıyarak mı büyüyor diye düşünüyordum. Kadınlara böyle davranmayı mı planlıyordu? Annesi de bu kadar aşağılanan kadın cinsine ait olduğu için mi bana hiç saygı göstermiyordu? Hasta bir dünyaydı bu. Seyirci, uyuşturucu müptelaları gibi hep daha fazlasını talep ettiği için sonunda kızları parçalayıp öldürecekler miydi?
Peki, madem bu konularda kafa yoruyordum, neden doğru dürüst inceleyip ilgili kitaplar okumuyordum? İçinde bulunduğum akademik ortamların neden olduğu bir alışkanlık mıydı acaba benimki? Bir hoca çıkıp merak ettiğim soruları yanıtlasa yetinecektim. Bilgiye sahip olmak, amaç haline gelmişti. Sormak, soruların ve yanıtların peşinden yürümek, soruların çoğalmasından korkmamak...
Reklam
Bakıyorsun masaların çoğunda kız grupları. Kadınlarla erkekler ne zaman bu kadar ayrıştı diye düşünüyorsun. Kızlar, yalnız ve bağımsız olmanın erdemlerini sayıp döktükten sonra sürekli olarak erkeklerden konuşuyorlar.
Hepimiz içimizde, gizli, nazik davranışlarla üstü örtülen ama bir tehdit algıladığımız zaman hemen o keskin dişleriyle ortaya çıkan bir timsah taşıyoruz.
983 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.