Falanca durağa şimdi geliriz göğe bakalım
İnecek var deriz otobüs durur ineriz
Bu karanlık böyle iyi afferin Tanrıya
Herkes uyusun iyi oluyor hoşlanıyorum
Hırsızlar polisler açlar toklar uyusun
Herkes uyusun bir seni uyutmam bir de ben uyumam…
"Aramızdaki şey, yollar olsaydı aşardık
mesafeler olsaydı çözerdik. Sorun
olsaydı konuşur hallederdik. Aramızda
bir dağ olsa tırmanır yine sarılırdık.
Bizim mesele bambaşka bir şey. Bunu
çözmeye bir ömür yetmeyecek. Bu
sessiz bir veda... Gitmek, ayaklarla
yapılmıyor her zaman.."
``Telgrafın tellerini kurşunlamalı’’
Öyle değildi bu türkü bilirim
Bir de içime
-Her istasyonda duran sonra tekrar yürüyen-
Bir posta katarı gibi simsiyah dumanlar dökerek
Bazan gelmesi beklenen bazan ansızın çıkagelen
Haberler bilirim mektuplar bilirim.Gamdan dağlar kurmalıyım
Kayaları kelimeler olan
Kırk ikindi saymalıyım
Kırk gün hüzün
“O andan sonra hiçbir şey artık eskisi gibi olmayacaktı ki, bunu bilmesi de imkansızdı.
Bazen böyle olurdu, hayatını değiştirecek eşikte dikilirdi insan da, kendisini anca otobüs bekliyor sanırdı.”
Otobüs terminallerinin ayrılıkla dönüş karışımı kokusunu özledim. Otel odalarının insanı bir yaprak gibi incelten kederini. Başka kentlere vuran rengini güneşin. Başka sokakların telaşıyla çoğalmayı. Dünyayı yudum yudum aşka çeviren yalnızlığı...”
Bir sigaranin dumanında
Bir sokağın başında
Bir otobüs durağında
Bir şarkıda rastlayacaksin bana
Unutmak mümkün olamaz çünkü ruhuna dokunani
Pişman olmayacaksın bir gün
Yaktığın her sigarada yanacak için
Özleyeceksin bir gün benle olan tüm anları
Arayacaksın da bulmak mümkün olmayacak.
Bir gece vaktiydi. Dere, ara sokaktaki yol boyunca uzanıyordu ve o karanlığa rağmen ışıl ışıldı. Üzerine yapılmış olan köprünün ışıkları, derenin sularına renk katıyordu. Köprüden dereye yansıyan ışıklar eşi bulunmaz bir görüntü sergiliyordu. Otobüs yolculuğu, bana karanlık yollarda çeşitli hikayeler yazdırıyordu. Bir otogarda inenler, başka bir otogarda binenler; bavulunu alıp arkasına bakmadan gidenler, bavulunu bagaja koyup geride bıraktıklarına el sallayanlar. Sevdikleri tarafından beklenenler, bir amacı olmadan gezmeye çıkanlar. Otobüs yolculuklarını seviyorum. O yolculuklarda aklıma ne yorgunluk, ne de uyku gelir. Karanlık bile olsa gözlerim, dışarıda olanı biteni ve kurulu düzeni seyreyler. Birbirine doğru hareket eden iki araç. Yol aynı yol olmasına rağmen araçların biri gidiş yolunda, diğeri dönüş yolundadır. Bu araçların bekleyenleri farklı farklı şehirlerdedir. Benim için yol bitmek üzeredir.
10.05.2024
Mümine SARIGÜL
"Mutluluğun, dünyadan yalıtılmış, insanın hırsları ve gövdesiyle sınırlı bir duygu olmadığını öğreneli beri, bir avuç insanı öne çıkaran tüm olanakları yağlı bir ip, bir çeki taşı gibi boynumda taşıyorum. Bütün bir yılı kupon keserek, çiftleşerek geçiren; günleri damla damla gövdesinde yağa çeviren; varlığını aşağılayan saldırılar karşısında secde ederken pazarda sebze fiyatlarına söylenmeyi demokrasi sanan; evinde elektrik ya da su kesilince modern bir ülke üzerine fikirler yürüten; insan hakları denince aklına trafik kuralları ve sarhoş naralarından başka bir şey gelmeyen; etikten, otobüs kuyruğunda sıraya uymayı, estetikten, evindeki eşyaların renk uyumunu anlayan; bir gün bile bir resim sergisi ya da kitapçı dükkanı gezmeyen; on bir ay biriktirdiği yanlışlığı, yorgunluk diye kör bir özentiyle sulara taşıyan bu silik, bu gittikçe birbirine benzeyen bir örnek insanların denizle derinlik, kumla içtenlik, fesleğenle genişlik, zakkum ve sardunyayla farklılık kazanması, gökle yerin, denizle dağların yer değiştirmesi kadar uzak, doğanın ilkel gerçeğinden de geriye düşmüş bir yıkıcı gerçeklik değil mi sizce de?"
"Evlilik bir illüzyon. "Büyülü öteki" sizi kurtarmayacak. Beraber pazara gitmek evliliğin pratiğidir, nihai amaç bu ise mutlu olursunuz. Yok beraber Olimpos dağlarına çıkalım tanrı olalım tanrıça olalım diyorsanız bulacağınız Esadaş otobüs yolculuğu sıradanlığı ve kaosu olacaktır."
Alıntıdır
YENİ YOLA UZANAN İLK ÇIĞIRLARDAN MÜREKKEP GEÇMEZ ZAMANIN KİTABI “MARLBORO SPARRING MARLBORO”
Muhammet Durmuş’un ilk şiir kitabı olan Bekleyişler kitabı 2021’de ‘Ötüken Neşriyat’ tarafından yayımlanmıştı. İkinci şiir kitabı Marlboro Sparring Marlboro ise Ocak’ta Matruşka yayınlarından çıktı. Henüz çiçeği burnunda. Durmuş’un şiirlerini
"Başındaki yıldız örtüsü gündüz değil
Sen ateşböceğisin
Gizlenmek için sokağa çıkan
Nerede, krizlere uğrayan yoksul otobüs
Kampüste üstüne bastığın karahindiba"
"Seni anlıyorum " Demek büyük bir yalandır. Kocaman bir yalan. Kimse kimseyi anlayamaz ve tanıyamaz dünyada... Var olan en sağlam zırh insan vücududur. İçindekileri en iyi saklayan kasa odur. Koridorlarında birikenlerin kokusunu bile yaymaz dışarıya. Deliliğinin kokusunu, anormalliğinin kokusunu duyamazsın yanında gazete okuyan adamın, otobüs durağında. Sadece gördüklerin vardır. Beş duyunun algıladığı kadar anlarsın aileni, sevgilini, çocuğunu. Dolayısıyla herhangi bir şeyi, birinin anladığına, ama gerçekten anladığına emin olmak, sarıldığında arkasında ellerini kavuşturabilecek kadar o şeyi ya da kimseyi anlamak olağanüstü bir durumdur. Ve çok zaman isteyen söz konusu olağanüstü ilişki için olağanüstü bir insan olmak gerekir.