Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ahmet Özhan
Dermân arardım derdime derdim bana dermân imiş Bürhân sorardım aslıma aslım bana bürhân imiş Sağı solum gözler idim ben dost yüzünü görsem deyü Ben taşrada arar iken ol cân içinde cân imiş Öyle sanırdım ayrıyam dost gayrıdır ben gayrıyam Benden görüp işiteni bildim ki ol cânân imiş Savm-u sâlât-u hac ile sanma biter zâhid işin İnsân-ı Kâmil olmaya lâzım olan irfân imiş Kanden gelir yolun senin ya kande varır menzilin Nerden gelip gittiğini anlamayan hayvân imiş Mürşid gerektir bildire Hakk'ı sana Hakk'al-yakîn Mürşidi olmayanların bildikleri gümân imiş Anla hemen bir söz dürür yokuş değildir düz dürür Âlem kamû bir yüz dürür gören anı hayrân imiş İşit Niyâzî'nin sözün bir nesne örtmez Hakk yüzün Hakk'dan ayân bir nesne yok gözsüzlere pinhân imiş
120 syf.
·
Puan vermedi
Ecce Homo, Nietzsche'nin yazdığı son kitap imiş. Ben Nietzsche'den ilk kitap olarak okudum. Bu kitabında, daha önce yazdığı kitaplarla ilgili açıklamalar mevcut. Daha önceden yazdığı bu kitapların hiçbirini okumadığım için bu kitapta bahsedilen çoğu bilgi biraz havada kaldı. Yine de Nietzsche'nin yazdığı kitapların isimlerini ve yazarın tarzını öğrenmek açısından faydalı oldu diyebilirim. Aykırı bir düşünür olan (önce filolog ve sonra felsefeci imiş) Nietzsche, ahlâk ve dini kabul etmeyen, dünyayı iyi insanların bozduğuna inanan bir düşünür. Klasik olarak çok değerli bulduğumuz pek çok düşünürü de kıyasıya eleştiren ve megaloman ifadeleri oldukça fazla kullanan biri. Aslında öyle olmadığı, bunu bir yöntem olarak kullandığını söyleyenler de var tabi. Bakalım bu daha ilk kitabıydı, pek bir şey anlamadım. Bundan sonra "Böyle buyurdu Zerdüşt" kitabını okuyarak Nietzsche hakkında daha fazla fikir sahibi olacağımı düşünüyorum.
Ecce Homo
Ecce HomoFriedrich Nietzsche · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20159,8bin okunma
Reklam
Hatta umum şarkta, umum memurlara dair en evvel sordukları sual bu imiş: "Acaba namaz kılıyorlar mı?" derler. Namaz kılarsa mutlak emniyet ederler; kılmazsa, ne kadar muktedir olsa nazarlarında müttehemdir. Bir zaman, Beytüşşebâb aşâirinde isyan vardı. Ben gittim, sordum: "Sebep nedir?" Dediler ki: " Kaymakamımız namaz kılmıyordu. Öyle dinsizler nasıl itaat edeceğiz?" Hâlbuki bu sözü söyleyenler de namazsız, hem de eşkıyâ idiler.
Çukur
Modern Kore edebiyatından Çukur! Biraz farklı kültürlerin edebiyatını tanımak hevesiyle önce Japon edebiyatına sardım. Haruki Murakami, Osamu Daza falan derken oradan Arap edebiyatına atladım. Necip Mahfuz, Nizâr Kabbani filan... Sıra geldi Kore edebiyatına. Aradığımı buldum mu, tartışılır. Adının hiç de önemli olmadığı bu çekik gözlü
Şimdiki zamanede öyle dipsiz, kıyak derin şuara varmış ki seksen kulaç aşağı insen lafın dibi bulunmaz imiş...
Adımın koyulma sebebi
Öyle güzelmiş ki, adını Gökçen koymuşlar. … Dünya güzeli bir kız olmuş. Görenlerin aklı şaşar, güzelliğini işitenler görmek için yüce dağlar aşarmış. … avlanan bir şehzade bir geyiğin ardından koşa koşa oraya gelmiş. Yürük, kendi çadırı önünde düşen yaralı geyiği şehzadeye verirken Gökçen gözükmüş. Genç şehzade o anda vurulmuş. Geri dönememiş. Otağını kurup günlerce orada kalmış. Padişah, oğlunu aratıp buldurmuş. Kaldırıp getirmiş. Meğer, Yürük kızına vurulan şehzade, nur topu gibi bir sultanla daha yeni evli imiş. Günler geçmiş, aylar geçmiş. Şehzade dayanamayıp Gökçen'in yanına gelmiş. Evlenelim demiş. Yürük kızının da onda gözü varmış ama iyi yürekli olduğundan,sultan üzülmesin diye kabul etmemiş.
Reklam
Asıl İstanbul, yani surlardan beride olan minare ve camilerin şehri, Beyoğlu, Boğaziçi, Üsküdar, Erenköy tarafları, Çekmeceler, Bentler, Adalar, bir şehrin içinde âdeta başka başka coğrafyalar gibi kendi güzellikleriyle bizde ayrı ayrı duygular uyandıran hayalimize başka türlü yaşama şekilleri ilham eden peyzajlardır. Onun için bir İstanbullunun gündelik hayatında bulunduğu yerden başka tarafı özlemesi çok tabiîdir. Göztepe'de, hışırtılı bir ağaç altında bir yaz sabahını tadarken küçük bir ihsas, teninizde gezinen hiçten bir ürperme veya gözünüze takılan bir hayal, hattâ birdenbire duyduğunuz bir çocuk şarkısı sizi daha dün ayrıldığınız bir Boğaz köyüne, çok uzak ve değişik bir dünya imiş gibi çağırır, rahatınızı bozar. İstanbul'da, işinizin gücünüzün arasında iken birdenbire Nişantaşı'nda olmak istersiniz ve Nişantaşı'nda iken Eyüp ve Üsküdar behemahal görmeniz lâzımgelen yerler olur. Bazen de hepsini birden hatırladığınız ve istediğiniz için sadece bulunduğunuz yerde kalırsınız. Bu âni özleyiş ve firarların arkasında tabiat güzelliği, sanat eseri, hayat şekilleri ve bir yığın hâtıra çalışır. Her İstanbullu Boğaziçi'nde sabahın başka semtlerinden büsbütün ayrı bir lezzet olduğunu, Çamlıca tepelerinden akşam saatlerinde İstanbul'da ışıkların yanmasını seyretmenin insanın içini başka türlü bir hüzünle doldurduğunu bilir. Mehtaplı gecelerde Boğaz'la Marmara açıkları ne kadar birbirinden ayrı ise, Büyükdere körfezinden yüz kulaç ilerisi, Sarıyer uzakları da öyle ayrıdır.
Sayfa 118Kitabı okudu
RABBİM sen bizlere maddi manevi şifa ver ve hayırlar yağdır. Bizim ruhumuzda, aklı melekelerimizde, bedenimizde bize ağır gelecek, nefsimize öfkemize uyduracak ne gibi yanlış duygu durum düşünceler varsa zarar veren şeylere engel olan El-Mani isminle engel ol. Öfkeli, kızgın, kırgın her halde kullarına adalet veren El-Adl ismin hürmetine adaletli doğru davranmayı nasip et. Senin bizden razı olduğun hitap kuvvetini ver bizlere! İnsanız aciziz gönlümüz kırılıyor. Ama sen bize kırılsakta kırılmama ilmini lütfet. İncinme incitenden, Kemalde noksan imiş incinen incitenden sözünün sırrına mazhar olanlardan eyle! Öyle derin, öyle geniş bir basiret feraset ver ki kırıldığımız durumların arkasında ki hikmeti nurunla, lütfunla görmeyi bahşet. Dünyaya kalbinde taht kuran değil, dünyayı kalbinde tuz buz eden, senin rızanı aramak için gayret eden kullarından eyle. Ya ERHAMERRAHİMİN ya ERHAMERRAHİMİN ya ERHAMERRAHİMİN Rahmetinle dualarımızı afiyetle kolaylıkla kabul et..
Öyle işte;
Dermân arardım derdime. Derdim bana dermân imiş..
kimse çıktığı eve benzemezmiş. "insan yaşadığı yere benzer" şair sözü imiş, bizde insan yaşadığı yeri kendine benzetirmiş.
Reklam
Kaybettiğimiz birinci dereceden bir yakınımızı çok yakın bir süre içinde rüyâda görmemiz imkânsız imiş. Beyin meğer öyle güçlüymüş ki, yaşadığı kaybın ardından kişi şoka girmesin, travma yaşamasın diye ilk 21gün bilinçaltımızı koruma altına alırmış.
Elesti bezminden geldim Hakkı Hak ikrara ben, Hamt olsun hamdı senalar düşmedim inkâra ben, Ademi adem eyleyen arifi irfan imiş, Yar için can feda etmem öyle bir hünkâra ben.
Sayfa 141Kitabı okudu
Sabahattin Ali burada çok kalacak mı imiş? Herhalde geldiği vakit görürüm. Aramızda şüphesiz hiçbir kötü şey yok. Aşk bahsindeki düşünceleriyle beni senin elinden alması bahsine gelince hiç de öyle olduğunu sanmı­yorum. Beni hiç kimse senden uzaklaştıramaz.
Seyit Kutub’un hezeyanları!
Seyit Kutub’un Hazreti Osman efendimiz hakkındaki akıl almaz iftiraları ile zekât konusundaki İslam’a zıt, sosyalizm benzeri sözlerini iki yazımda kaleme almıştım. Pek çok okuyucum Seyit Kutub’u böyle bilmediklerini ifade ederek başka hatalarının olup olmadığı konusunda sorular sordular. Bu itibarla kendisi hakkında bir yazı daha almaya karar
CENÂB-I HAK NEFSE DEMİŞ Kİ...
"Hadisin rivayetlerinde var ki: Cenâb-ı Hak nefse demiş ki: "Ben neyim, sen nesin?" Nefis demiş: "Ben benim, sen sensin" Azab vermiş, cehenneme atmış, yine sormuş. Yine demiş: "ENE ENE; ENTE ENTE". Hangi nevi azabı vermiş, enâniyetten vazgeçmemiş. Sonra açlık ile azab vermiş. Yani aç bırakmış. Yine sormuş:
Sayfa 294 - Süleymaniye vakfıKitabı okudu
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.