Düşünceler, susmak bilmeyen harf kalabalığın zihnimde yarattığı bir çeşit isyan gibi. Tepkisiz kalamadığım ama susturmak için de çaba sarf etmediğim, bazen hak verdiğim bazen de yok artık dediğim bütün o kelimeler. Bilemiyorum, belki de bir diktatör gibi ya infaz etmeliyim harfleri tek tek ya da kabullenmeliyim halka liderlik eden biri gibi. Bastırmaya çalıştıkça kapısı düşmeyen Bizans ordusu gibi beynimin içi. Ne koçbaşı yıkabildi ne de ateş topları. Düşüncelerime yenik düşmem için Fatih'in gelişi ne kadar sürer belli değil. Ben kendime yenik düşüp savaşamazsam adını sen koy.
Ah! Yine neresinden başlasam cümlenin? Bilemediğimden değil söyleyemediğimden sanırım. Dolu bardaktan boşalırcasına dolu, zihnimin her ayrıntısı sıkışık. Karmakarışık. Biraz biraz da alışığım böyle durumlara. Hatta artık yadırgamıyorum sadece tutukluluk yapıyor düşüncelerim. Ah hadi ama hedefi vurmaya hazır duygularım.
Her türlü sıkıntıya stres eşliğinde bol kepçe maddiyat eklenir. Ve ben içimdeki mahkum ruhun sessiz çığlıklarını daha ne kadar sindirebilirim bilmiyorum. Yakındır çok yakın özgürlüğün baş kaldırışı. İsyan değil bu demek kandırmacadan başka bir şey değil. Alenen isyanıdır ruhumun yaşanmışlık zindanlarına.
Acı...
Ruhumda büyük hendekler bırakan duygu. Derin çok derin. Bir parçam hep karşıda hep ulaşılmaz. Yani köprüler de kuruyorum anılardan, gidip geliyor ama bir süre sonra düşüyor ruh parçam göz yaşlarıma kurban gidiyor...
Acı...
Yalnızlığa meyilli tüm parçalarımı ruhuma katıp mutlu parçalarımı öldüren duygu.
Ruhum çentiklerden örme duvar. Dokunsan sızlayacaklar.
Anılar köprü, anılar merdiven, anılar ayna ama ne fayda.Acı diyorum ya acı ruhumda kapanmayan açık yara.
Bir boşluk oluştu içimde ve yüreğimin hisleri intihar eder gibi patır patır döküldüler. Her düşen his koparılan bir parçamdan başka bir şey değildi tabi. Görüyorum ama kaldıramıyorum geçmişin yaşamaya mahal vermemiş cesetlerini. Avutmayla umudu katıp yürüyorum yaralı duygularımla. Bu boşluk kara delik misali. Ben beni bencilce ele geçiren bu boşluğa nasıl direnirim bilmiyorum. Olur ya yenik düşer de ele geçirirse bu boşluk beni hiç kimse değil adını SEN koy.
Bir boşluk oluştu içimde ve yüreğimin hisleri intihar eder gibi patır patır döküldüler. Her düşen his koparılan bir gerçeklikten başka bir şey değildi tabi. Döküldü hislerimin gerçekliği.
Gerçekliğimin döküldü hisleri.
Hislerimin gerçekliği döküldü.
Birer birer.
Döküldüler.
Peki ne pahasına?
Boşlukta kayboldular canımı sorgularcasına.
Bilmek rahatlatır insanı bilmemekte bir o kadar rahatsız edici... Mutluluk belirlediğimiz çizginin üstüne çıkarsa tebessüm ettirir, altında kalırsa mutsuzluk getirir bilirim. Benim bilmediğim çizdiğim sınırın doğru yerde mi yoksa yanlış yerde mi olduğu?
Demek istediğim şu diye başladığımız her cümle, kendimizi ifade ederken bataklığa saplanmışım kurtarılmak istediğim an be an ortadayken beni kurtarın diye yakarışlarıma benziyor sanki. Demem o ki ' kurtarın beni '