Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Özge Ekin

Özge Ekin
@ozge422
14 okur puanı
Haziran 2018 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Zaman uyarılara veya açıklamalara gelmez.
Zamanın tümü, zamanın tümüdür. Değişmez. Uyarılara veya açıklamalara gelmez. Vardır , o kadar. Andan âna bakarsanız hepimizin, daha önce de söylediğim gibi , kehribardaki böcekler olduğunu anlarsınız.
Sayfa 79 - April
Reklam
Sicak bir Agustos gunuydu ama Billy'nin arabasi klimaliydi. İllium'un siyahlar mahallesinin ortasinda, kirmizida durdu. Sakinleri mahalleden oyle nefret ediyorlardi ki bir ay kadar once mahalleyi yakip yikmislardi. Cevre Billy'ye savasta gordugu bazi kasabalari hatirlatti. Parcalanmis , ezilmis kaldirimlar ve köşeler , Ulusal muhafizlarin tank ve askeri araçlarını nerelerden geçtiklerini gösteriyordu. Yari yariya yikilmis bir bakkalin yan duvarinda " Kan Kardeşi" yazilmisti. Billy'nin penceresine tikladi biri. Siyah bir adam. Bir seyler soyleme derdindeydi. Yesil yandi. Billy en basitini yapti. Gaza basti.
Sayfa 58 - April
Dünyayı miğferinin siperliğiyle memleketten yollanmış ve bebek yüzünü burun kemerinden aşağı gizleyen kaşkol arasındaki daracık açıklıktan görüyordu.
Sayfa 45

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Ama düşünün , bir düşünün , yeryüzündesiniz , umarsız bir durum bu.
Sayfa 193 - Mitos Boyut
Zihnini hayatin karanlik tarafina odaklayan , gecmisteki talihsizlikleri ve hayal kirikliklarini tekrar tekrar yasayan bir insan, gelecekte benzer talihsizlikler ve hayal kirikliklari yasamak icin dua etmis olur. Gelecekte yalnizca kotu sans goruyorsaniz benzer kotu sans icin dua ediyorsunuz demektir ve emin olun onu alacaksiniz.
Reklam
Babası kafasını sola çevirdi , soru onu biraz huzursuz gibi görünüyordu. " Askerler Bruno ," dedi. " Sekreterler. Butun personel. Hepsini daha once gordun elbette." - "Hayir onlar degil , " dedi Bruno , " penceremden gordugum insanlar. Uzaktaki barakalarda. Hepsi ayni giyinmis. " "Ah o insanlar" , dedi babasi basi ile onaylayip biraz gulumseyerek. " O insanlar .. sey onlar insan degil Bruno. " - Bruno kaslarini catti " Degiller mi ? " diye sordu, babasinin ne kastettiginden emin olamadan. " En azindan bizim, sozcugu anladigimiz anlamda degil," diye devam etti baba, "ama su anda onlar icin endiselenmemelisin. Seninle ilgileri yok. Onlarla hicbir ortak noktan olamaz. Sadece yeni evine yerles ve uslu ol. Senden tek istedigim bu. İcinde bulundugun durumu kabullenirsen her sey senin icin daha kolay olacak"
Sayfa 54 - tudemKitabı okudu
Ama insan gider. Çok sevse de gider.
Ve insan bir gün anlar ki; çok sevdiği her şey uçup gider, değişir yürekler, biter duygular. Geride kalır müzikler , korkular, anılar. Suçu olmayan tüm şeyler geride kalır. Ama insan gider. Çok sevse de gider...
Sayfa 25 - Destek
Kutsal olan her şey dünyevileşiyor
-Marx Peşlerinde kadim ve hürmete şayan bir önyargılar ve kanaatler silsilesini sürükleyen tüm durgun , donuk ilişkiler silinip süpürülüyor ; yeni ortaya çıkan her şey daha kemikleşmeden miadını dolduruyor. Katı olan her şey buharlaşıp gidiyor , kutsal olan her şey dünyevileşiyor ve en sonunda insanlar hayatlarının gerçek koşullarıyla ve diğer insanlarla ilişkileriyle yüzleşmeye zorlanıyor.
Sayfa 35 - İletişimKitabı okudu
Makinelere aç açına sahip oluyor , onlar için çalışıp duruyoruz.
Yaşadığımız günlerde , her şey kendi karşıtına gebe görünüyor. İnsan emeğini azaltmak ve verimlendirmek gibi harika bir güç bahsedilmiş olan makinelere aç açına sahip oluyor , onlar için çalışıp duruyoruz. Yepyeni servet kaynakları , meşum bir büyüyle ihtiyaç doğuran kaynaklara dönüşüveriyor. Sanatın zaferleri kişiliğin yitirilmesi pahasına elde ediliyor sanki. İnsanlık doğaya hükmettikçe , insan öteki insanlara ya da kendi lanetine köle oluyor. Bilimin arı ışığı bile , etrafı cehaletin karanlığıyla kaplanmadıkça parlayamaz gibi görünüyor.
Sayfa 33 - İletişimKitabı okudu
Bakara
136 - Deyiniz ki, "Biz, Allah'a iman ettik ve bize ne indirildiyse İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakup'a ve torunlarına ne indirildiyse, Musa'ya ve İsa'ya ne indirildiyse ve bütün peygamberlere Rablerinden ne verildiyse hepsine iman ettik. Biz onların arasında fark gözetmeyiz ve biz ancak O'na boyun eğen müslümanlarız."
Reklam
Hepimiz gidecegiz , diye dusundum ve bu , baliklar ve balikçi yakalar , kizbolan Alaska ve yer olan Alaska icin de gecerliydi cunku hic bir sey devamli degildi , dunyanin kendisi bile. Ogrendigimize gore Buda , acinin arzudan kaynaklandigini ve arzunun kesilmesinin acinin da kesilmesi anlamina geldigini soylemisti. Bir seylerin parcalanmamasini dilemeyi biraktiginizda , parcalandiklarinda aci cekmeyi de birakirsiniz.
Sayfa 280 - PegasusKitabı okudu
Bir araya gelen her şey parçalanır.
Bir araya gelen her şey parçalanır dedi. Her şey. Oturduğum sandalye. Birleştirildi ve sonunda parçalanacak. Ben de parçalanacağım , muhtemelen bu sandalyeden önce. Ve siz parçalanacaksınız. Sizi siz yapan hücreler , organlar ve sistemler bir araya geldiler , birlikte büyüdüler ve sonunda parçalanmalılar.
Sayfa 280 - PegasusKitabı okudu
Labirent ve tanımak.
Lanet labirentinde sıkışmış halde beni Belki'siz bıraktın. Ve artık doğrudan ve hızlı çıkış yolunu seçip seçmediğini , beni bilerek böyle bırakıp bırakmadığını bile bilmiyorum. Seni asla tanıyamadım , değil mi? Hatırlayamıyorum çünkü hiç tanımadım.
Sayfa 224 - PegasusKitabı okudu
Korku.
Oysa şimdi her geçen saatle birlikte soğuyor , aldığım her nefesle daha da ölü geliyordu. Şöyle düşündüm: Korku bu : Önemli bir şeyimi kaybetmiştim , bulamıyordum ve ona ihtiyacım vardı. Birinin gözlüğünü kaybetmesi , gözlükçüye gitmesi ve ona dünyada hiç gözlük kalmadığının , gözlüksüz idare etmek zorunda olduğunun söylenmesi gibi bir korkuydu.
Sayfa 204 - PegasusKitabı okudu
Labirent
Bütün hayatını labirentte mahsur kalıp bir gün oradan nasıl çıkacağını bunun ne kadar müthiş olacağını düşünerek gecirirsin ve geleceği hayal etmek devam etmeni ama bunu hiç yapmamani sağlar. Geleceği yalnızca o andan kaçmak için kullanırsın
Sayfa 79 - PegasusKitabı okudu
Küçük Bir Su Damlacığıyım Ben.
Küçük bir su damlacığıyım ben. Kimsenin önemsemediği, haberdar dahi olmadığı. Oysa ne potansiyeller barındırıyorum içimde. Hele bir kazansam şu yarışı işte o zaman herkes görecek benim kim ol duğumu. Sabırsızlanıyorum. Sanki on beş milyar yıldır bu anı bek liyorum. Daraldım, artık ortaya çıkmak istiyorum. Heey diye haykırmak. Ben de varım. Buradayım. İşte bakın ar tık ben de dünyadayım! Hâlâ bekliyorum. Çok sıkıldım. Öyle çok bekledim ki kaçarı yok kesin ben kazanmalıyım yarışı. Milyonlarca rakibimi geçerek ve yüzlerce kilometre yüzerek birinci olmalıyım. Ben bunu hak ediyorum…
Sayfa 9
Reklam
Ölüm
Çok uzun bir günden sonra yatağına çekilip uyumaya benziyor. Düzenli bir kafa için ölüm de büyük bir serüvenden başka bir şey değil.
Yky
Ne iyiliksever adam!
Nasıl zengin oldunuz? Nasıl başarı kazandınız? Doğrusunu hiç söyler miyim ? -Çalışmakla hayata beş parasüz atıldım. Bir konferans çekiyorum. Sonra yoksullara iyilik etmeye başlıyorum. Sömürdüğüm insanların çocuklarına bayram hediyesi çorap dağıtıyorum. Hasta işçiler için günde bir öğün piyaz verdiriyorum. Elinden topraklarını aldığım köylülere avuç avuç toprak dağıtıyorum. Yapmadığım iyilik kalmıyor. Herkes benden , "Ne iyiliksever adam!" diye söz ediyor.
Sayfa 19 - Kırmızı
Eğer kendini yabani bir şeye kaptırırsan , sonunda gökyüzüne bakakalırsın.
Kalbini bir yabaniye vermemelisin : Onları ne kadar çok seversen, onlar da o kadar kuvvetlenirler.En sonunda ormanana kaçacak kuvvet kazanırlar. Yada bir agacin en tepedeki dalina ucarlar. Sonra daha yuksek bir agaca. Sonun bu olur bay Bell. Eğer kendini yabani bir şeye kaptirirsan , sonunda gökyüzüne bakakalırsın.
Bakara
İnsanların içinde kimi de vardır ki: "Allah'a ve ahiret gününe inandık" derler; halbuki iman etmiş değillerdir. Allah'ı ve müminleri aldatmaya çalışırlar. Halbuki sadece kendilerini aldatırlar da farkına varmazlar. Kalplerinde bir hastalık vardır. Allah hastalıklarını artırmıştır ve yalancılık ettikleri için bunlara pek acı bir azap vardır. Onlara: "Yeryüzünde bozgunculuk yapmayın!" denildiği zaman: "Biz ancak düzelticileriz" derler. Ha! Doğrusu bunlar ortalığı karıştıranlardır. Fakat şuurları olmadığından farkında değillerdir. Yine bunlara: "İnsanları inandıkları gibi inanın." dendiği zaman: "Biz de o budalaların inandıkları gibi mi inanalım?" derler. Doğrusu budala kendileridir, fakat bilmezler. Bir de iman edenlerle karşılaştıklarında: "Biz de inandık" derler. Kendi şeytanları ile başbaşa kaldıklarında: "Emin olun biz sizinle beraberiz, biz ancak alay ediyoruz." derler. Asıl Allah onlarla alay ediyor ve taşkınlıkları içinde bocalarlarken kendilerini sürükleyip götürüyor.
Bakara
84 - Yine bir zamanlar mîsakınızı almıştık; birbirinizin kanlarını dökmeyeceksiniz, nüfusunuzu diyarınızdan çıkarmıyacaksınız. Sonra siz buna ikrar da verdiniz ve ikrarınıza şahit de oldunuz. 85 - Sonra sizler öyle kimselersiniz ki, kendilerinizi öldürüyorsunuz ve sizden olan bir grubu diyarlarından çıkarıyorsunuz, onlar aleyhinde kötülük ve düşmanlık güdüyor ve bu konuda birleşip birbirinize arka çıkıyorsunuz, şayet size esir olarak gelirlerse fidyeleşmeye kalkıyorsunuz. Halbuki yurtlarından çıkarılmaları size haram kılınmış idi. Yoksa siz kitabın bir kısmına inanıp bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? Şu halde içinizden böyle yapanlar, netice olarak dünya hayatında perişanlıktan başka ne kazanırlar, kıyamet gününde de en şiddetli azaba uğratılırlar. Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir. 86 - Bunlar ahireti, dünya hayatına satmış kimselerdir. Onun için bunlardan azap hafifletilmez ve kendilerine bir yerden yardım da gelmez.
Burnunu cama dayayıp bakan kişinin aptal görünmesi pekâlâ mümkündür.
- Fakat gercekten aptala benziyor. +"Üzgün. Aptal değil. İçerde olup dışarıyı seyretmek istiyor ; burnunu cama dayayıp bakan kişinin aptal görünmesi pekâlâ mümkündür."
Sayfa 57 - SEL YayıneviKitabı okudu
Reklam
Evrenin Sonundaki Restoran
İnanabileceği şey çimenler değildi , agaçlar amaçsız görünüyordu , sıra sıra uzanan tepeler hiçbir yere doğru sıralanmıyorlarmış gibiydiler ve gelecek tıpkı içinde emeklenmesi gereken bir tünele benziyordu.
Sayfa 249 - Karakter: Arthur
Aklını başından alır insanın Ne düş bırakır ne düş gücü, inanın Akıl erdiremez artık hicbir şeye Çocuğun adı çıkar kuş beyinliye Ne hayal dunyası ne peri masalı Kesilir tepeden tırnağa kaskatı Kafayı bir tek televizyona takar Öyle oturur boş gözlerle bakar.
Bu sular çocukları dünyadan ayrıyor.
Bu sular çocukları dünyadan ayırıyor, karşılarına bir engel gibi dikiliyordu. Adanın öteki yanında , öğleyin hayal görüntülerine sarılarak , sessiz lagünün kalkanıyla korunarak kurtulabileceğinizi düşleyebilirdiniz. Ama burada ,okyanusun bu akıldan yoksun duyarsızlığı karşısında , millerce uzanan bölücü suların önünde , eliniz kolunuz bağlanır , çaresiz kalır , mahkûm olduğunuzu bilirdiniz...
Sayfa 113Kitabı okudu
Onlar yanlizca duydugumuz kelimelerde var oluyorlar.
Bahsettiğin bütün bu kişilerle hiç karşılaşmadım. Senin de karşılaştığından şüpheliyim. Onlar yanlızca duyduğumuz kelimelerde var oluyorlar. Başkalarına ne olduğunu bildiğini söylemek, saçmalıktan başka şey değil. Var olup olmadıklarını yanlızca onlar bilir. Onların da kendi gözleri ve kulaklarından oluşan kendi evrenleri var.
Sayfa 214 - Alfa yayınevi