Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Tehcir hareketi başlamıştı. İki tekerlekli işporta araba­sında, kadınlar ve çocuklar, taşıyabildikleri, sıkıştırabildik­leri ne varsa hepsine el konuldu.
Çürüyen vücutların kokusu yaşayan her şeyi öldürüyor­du.
Reklam
Su kaynağının yakı­nında büyük bir grup toplanmıştı. Ortada hasta adamlar var­dı. Ne bir inleme, ne de bir yakınma sesi çıkmıyordu. Biri kendinde değildi, diğeri son iniltilerini yapıyordu. Cesetler çürümeye başlamıştı; pislik ve çürüme kokusu birbirine ka­rışmıştı. Gevşeyen hastalıklı vücudun çürük kokusu havaya karışıp yaşayanlan zehirliyordu. Pislik ve paçavralarla bir­likte İncil sayfalanyla saçılınıştı etrafa.
Daha dün annesinin gözbebeği iken, bugün ona değersiz bir eşya gibi davranılıyor. TEK SUÇU ERMENİ OLMAK.
Ermenistan'ın çaresiz çocukları! Onlar da ebeveynleri gibi Almanya'nın icat ettiği, Türklerin uyguladığı yok etme politikasının kurbanı oldular. Hiç olmazsa onların canlarını bağışlasalardı! Yeni hayata başlamanın umudu olurlardı. Düşmanlarımız onların ölümüne seviniyor, çünkü; ağacı kökünden söktüklerine inanıyorlar. Yanı­lıyorlar. Bizim halkımız büyük bir enerjiye sahip ve talihsizliklere alışkındır. Baskılar onları daha da sertleştiriyor ve kırılmaz hale getiriyor.
katliam üstüne katliam... gurur duyduğumuz tarihe bak!
Kayınvalidem hayatı boyunca bir çok acıya katlanmak zorunda kaldı. Kocası 1895'teki katliamda öldürüldü. Çocuklarını tek başına ağır işlerde çalışarak, yoksulluk içinde büyüttü. Hayatını canlı tutmak için çabalayan, çocuklarını terbiyeli, namuslu yetiştirmek ve onların tüm duygularına karşılık verebilmek için tek başınaydı. Şimdi büyük oğlundan onu koparıyorlardı. Ermeni olduğu için çok ağlamıştı, bundan sonra anne olarak gözyaşlarını dökebilirdi.
1895 Katliamı: 1894-1896 yıllarında Osmanlı padişahı Sultan Abdül Hamit zamanında yaklaşık 300 000 Ermeni katledilmiştir.Kitabı okudu
Reklam
- Bizim dinimizi kabul etmezseniz hepiniz öleceksiniz. Karar verin." Yürekli kadınlar: + Ne istiyorsanız yapın asla dinimizden dönmeyeceğiz ve ölmeye hazırız."
Az sonra korkunç bir sahneye tanık olduk. Bütün bir yolu kat etmek zorunda kalan ve acınacak halde yaşlı kadınları sırayla nehre atmaya başladılar. Açlıktan, susuzluktan ve işkenceden iyice kuvvetten düşmüş bu yaşlı kadınların hayatını bitirmeye karar vermişlerdi. Kıyıda oturan Türkler bu sahneyi kıpırdamadan seyrediyordu. Jandarmaya, kadınları kurtarıp kurtarmayacaklarını sordum. İçlerinden biri: bu nehrin kendisiyle birlikte birçok insan bedeni taşıdığını söyledi. "Bir zaman gelecek," diye devam etti "kendinize boğulmak için bir nehir arayacaksınızama bulamayacaksınız. Fırsatlardan faydalanıp mümkün olduğu kadar çabuk özgürlüğünüze kavuşsaydınız daha akıllıca olmaz mıydı?"
90 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.