Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.38
Pelda
Pelda
@pel_da
11 okur puanı
Aralık 2020 tarihinde katıldı
Çıplak maymun, Zoolog Desmond Morris tarafından yazılan; beslenme, savaşma, cinsellik, yavru yetiştirme gibi farklı başlıklar altında insan türünün ormanda yaşayan meyve yiyici bir türken nasıl sürü halinde avlanmaya başlayan bir topluluğa dönüştüğünü, bu topluluğun ise nasıl günümüz 'uygarlığına' evrildiğini anlamaya ve anlatmaya çalışan bir eser.
Arka kapakta, şimdiye kadar ileri sürüldüğü gibi insanın maymundan üremiş bir tür değil, doğrudan doğruya maymun olduğunu açıklamış, kanıtlamış, ispatlamış olduğu belirtiliyor. Bu cümle fazla iddialı, kitap beni buna ikna etmedi. Ama çıplak maymun, benim için gayet bilgilendirici, ilgi çekici ve eğlenceli bir okuma oldu.
Çıplak Maymun'un tarzını Homo Sapiens'e çok benzettiğimi söylemek istiyorum. 2 kitapta birçok ortak nokta var ama Homo Sapiens'i daha kapsamlı ve daha bilgilendirici buldum. Tabii bu kıyaslamayı yaparken Çıplak Maymun'un 1967, Homo Sapiens'in ise 2011 yılında yayımlandığını unutmamak gerek. Bilimin ne kadar baş döndürücü bir hızla geliştiğini düşünürsek Çıplak Maymun'dan 44 yıl sonra yazılan Homo Sapiens'in daha kapsamlı olması gayet doğal. Eğer ikisinden birini okumayı düşünüyorsanız Homo Sapiens'i öneririm. Eğer Homo Sapiens'i okuyup beğendiyseniz kesinlikle Çıplak Maymun'u da okuyun derim.
Gurur ve Önyargı'yı okuyup çok beğendikten sonra Akıl ve Tutku'yu da hevesle okumaya başladım. Akıl ve Tutku yazarın ilk yazdığı kitap.Ne yazık ki benim için beklentilerimi karşılayamayan bir okuma oldu. Gurur ve Önyargı'yı okurken hep şunu düşünmüştüm, Jane Austen insanları çok iyi gözlemlemiş ve insanları çok iyi tanıyor demiştim. Ancak Akıl ve Tutku'da karakter çözümlemeleri beni çok etkileyemedi. Gurur ve Önyargı'da yazarın insan psikolojisine çok iyi hakim olduğunu hissetmiştim. Akıl ve Tutku'da ise olayların ve kişilerin biraz daha siyah ve beyaz olarak kaldığını, grilerin çok olmadığını hissettim. Tabii bu eserin yazarın ilk eseri olduğunu unutmamak gerek. Bir ilk esere göre değerlendirirsek gayet iyi bir romandı. Belki de benim beklentilerim yüksekti bilemiyorum ama ben Jane Austen okumaya devam edeceğim. Diğer kitaplarını da çok merak ediyorum.
Spoiler içerir
Okumaya başladığımda ilk sayfalarda kitaba adapte olmakta çok güçlük yaşadım. Ancak 40-50 sayfa okuduktan sonra kurguya dahil olabildim. Anlatımın ölüm meleğinin gözünden olması kitapta en beğendiğim noktaydı diyebilirim. Ayrıca kitap gayet sürükleyiciydi.Liesel'in hayatında bundan sonra neler olacak diye hep merak ettim Ancak anlatımda beni rahatsız eden bir şeyler oldu. Bazı cümleler bana biraz zorlama geldi. Özellikle son sayfalara geldiğimizde çok acıklı, dokunaklı bir hikaye okusak da bu hikaye çok daha çarpıcı bir şekilde anlatılabilirdi diye düşünüyorum. Nazi Almanya'sını merak edenler çerezlik bir kitap olarak okuyabilir diye düşünüyorum.
Okur Takip Önerileri
Gurur ve Önyargı insan ve toplum psikolojisini ve bu psikolojinin şekillendirdiği bireysel ve toplumsal ilişkileri muhteşem diyebileceğim bir dille yansıtıyor. Balolar, dedikodular, mektuplar derken kitabın içine öyle bir giriyoruz ki bir noktadan sonra karakterlerin hissettiği her duyguyu onlar kadar hissediyoruz.
Jane Austen ne yazık ki yaşadığı dönemde birçok kişi tarafından genç kızlar için aşk romanları yazan bir yazar olarak görülmüş. Daha sonraki dönemlerde görünürde aşk romanları olan eserlerinin psikolojik altyapısı, kullandığı yalın ama etkileyici dil hak ettiği değeri yeni yeni görmeye başlamış.
Kült kelimesi günümüzde birçok anlamda kullanılsa da aslında ortaya çıktığı dönemde yeteri kadar ilgi görmeyen, değeri anlaşılmayan fakat daha sonraki dönemlerde hak ettiği ilgiyi gören yapıtları ifade eder. Gurur ve Önyargı da kesinlikle kült bir eser.
Yazarın dilindeki mizahi yönü de belirtmeden geçemem. Yazar karakterlerle dalga geçerken bunu anlatıma öyle bir yediriyor ki hayranlık duymamak elde değil. Romandaki mizahın ne kadar başarılı ve ne kadar kararlı bir sınırda olduğunu anlatmam mümkün değil umarım kitabı okuyanlar ne demek istediğimi anlıyordur. Ben bu mizahın gücünü de yazarın karakter çözümlemelerindeki ustalığı ve gözlem yeteneğiyle bağdaştırıyorum.
Sonuç olarak ben kitabı çok sevdim. Okumak isteyen herkese tavsiye ederim :)
Kitap 15 ve 16. yüzyıl İspanyasında yahudi bir gencin hayatına odaklanıyor. Anlatılanlar sürükleyici bir şekilde ilerlerken bu dönemde başta yahudiler olmak üzere hristiyanlık dışındaki din mensuplarının nasıl din değiştirmeye zorlandıklarını, sürgüne zorlandıklarını ve yakılarak öldürüldüklerini görüyoruz. Tabii ki anlatılanların bu dönemdeki olaylardan esinlense de kurgu olduğunu unutmamak gerek.
Yazar aynı zamanda bir doktor. Kitapta bu dönemlerde doktorluğun nasıl yapıldığı, nasıl tedavi yöntemleri kullanıldığı ile ilgili birçok bilgi edinmek mümkün.
Okumaya başlamadan önce gözümü korkutan ve ağır gözüken bir romandı. Okudukça dilinin sürükleyici ve kurgunun merak uyandırıcı olduğunu gördüm. Okumak isteyen herkese tavsiye ederim.
