Sana buraya bazı şeyler koyuyorum. Yol boyunca aklında olsun.
Lazım olursa açar okursun. Olmazsa da olsun, bir zararı yok
burada dursun.
Şuraya bir cümle koydum. Bırak, acımızı birileri duysun. Hem
zaten şiir niye var? Dünyanın acısını başkaları da duysun!
Acı mıhlanıp bir kalpte durmasın. Ortada dursun. Olur ya biri
eline alır okşar, biri
Elinden tuttum babamı, koltuktan kaldırdım. Yatağına yatırdım. Üstünü örttüm. Çarşafı boynuna kadar
çektim,sabah olduğunda yüzünün de bu çarşafın altında
kalacağını bilerek. Yara izinin üstünden öptüm defalarca,
çenesinden yarısı olmayan kaşına kadar.
Gülümsedi, ben babamın kızı değilmişim de, babam benim oğlummuş gibi.
Sağ gözkapagi düştü gene, tık,kapandı gözü. Sol gözüyle
son kez baktı, kısacık bir an. Yeryüzünün bütün
kanserli hastaların çektiği acıların toplamindan daha fazla bir iç acısıyla.Tanrı bana zayıf bir karakter verdiyse kimi suçlayayım böyle hazin biten bir ömür için sorusunun bütün yakıcılığıyla yakarak beni.
Gözlerini yumdu,uyudu.
Bir daha uyanmadı.
Yanına oturdum.Elini elime aldım,soğumasını izledim.Gözyaşı döktüm sabaha kadar.
Ölüyorsun baba,nihayet ölüyorsun dedim,senin için seviniyorum.İntihar etmek dışında her şeyi yaptın ölmek için.
Şimdi sıra bende…
“Hayatımın en mutlu ânıymış,bilmiyordum. Bilseydim,bu mutluluğu koruyabilir,her şey de bambaşka gelişebilir miydi ? Evet,bunun hayatımın en mutlu ânı olduğunu anlayabilseydim, asla kaçırmazdım o mutluluğu..”