Peygamber Efendimizin (s.a.v.), "Annemden sonra annem" buyurduğu, Hazreti Ali Efendimizin de annesi olan hanım sahâbî, Fatıma binti Esed'dir (r.anha).
KUR'AN-I KERİMLE BAĞLANTISI OLAN
Kur'an-ı Kerim, Peygamber Efendimizin (s.a.v.) en büyük mucizesidir. Dili, edebi yönü, emrettikleri-yasakladıkları, indiği zamanki insanların hali ve onlara etkisi gibi durumlara baktığımızda onun mucize oluşunu açıkça görebiliriz. Kur'an-ı Kerim, ahirette kendini okuyanlara şefaat edecektir. En fazla şefaat etme iznini Allâhü Teâlâ ona vermiştir. Kur'an-ı Kerim ile bağlantısı olan her ne varsa Allâhü Teâlâ ona üstünlük ve güzellikler vermiştir. Kur'an-ı Kerim, peygamberlerin en üstünü ve en faziletlisi olan Peygamber Efendimize (s.a.v.) gönderildi. Peygamber Efendimizin (s.a.v.) ümmeti de Kur'an-ı Kerim'in kendilerine verilmesi ile ümmetlerin en hayırlısı oldular. Cebrail aleyhisselâm vahiy meleği idi ve o, meleklerin en üstünü ve büyüğü oldu. Kur'an-ı Kerim, Kadir Gecesi'nde andirildi ve Kadir Gecesi bin aydan daha hayırlı oldu. Kur'an-ı Kerim, Ramazan-ı Şerif ayında indirildi ve bu mübarek, ay 11 ayın sultanı oldu. Kur'an-ı Kerim'i öğrenen, öğrenmekle kalmayıp onu öğretenler de insanların en hayırlısı oldular.
Reklam
ÜÇ KİŞİ ÜÇ FARKLI DAVRANIŞ Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.), sahabîlerle birlikte mescitte otururken üç kişi yanına geldi. Bunlardan ikisi Peygamber Efendimizin (s.a.v.) huzuruna doğru yürüdü. Diğeri ise dönüp gitti. Bu ikisi, Peygamber Efendimizin (s.a.v.) huzuruna gelince biri, topluluğun arasında bulduğu boş yere oturdu, ikincisi ise, topluluğun en arka arkasına oturdu. Üçüncüsü de oturmayıp döndü ve gitti. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (s.a.v.) mescitten çıktıktan sonra yanında bulunanlara: "Bu üç kişiyi size anlatayım mı, buyurdu. Ve ilave etti. Birincisi, Allâhü Teâlâya sığındı. Allâhü Teâlâ da onu ilim meclisinde oturmakla mükafatlandırdı. İkincisi, Allâhü Teâlâdan hayâ etti, Peygamber'in (s.a.v) meclisinde bulunanları sıkıştırıp rahatsız etmekten kaçındı. Allâhü Teâlâ da, onu cezalandırmaktan kaçındı ve ona, ihsanda bulundu. Üçüncüsüne gelince, o yüz çevirdi. Allâhü Teâlâ da ondan yüz çevirdi," buyurdular.
EN SEVDİĞİNDEN VERİLEN SADAKA Ebu Talha radiyallahü anh, Ensar'ın en zenginlerinden birisiydi. Mescid-i Nebevi'nin karşısında, çok sevdiği hurma bahçesi vardı. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), bu bahçeyi ara sıra teşrif ederler, orada bulunan lezzetli sudan içerlerdi. Ål-i İmran Suresi'nin "Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda infak etmedikçe (zekat veya sadaka olarak vermedikçe) iyiliğe asla nail olamazsınız." mealindeki ayet-i kerimesi nazil olunca Ebu Talha Hazretleri, kalkıp Peygamber Efendimizin (s.a.v.) huzuruna geldi ve şöyle dedi: "Ey Allah'ın Resulü! Yeni nazil olan ayet-i kerimede, "Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda infak etmedikçe (zekat veya sadaka olarak vermedikçe) iyiliğe asla nail olamazsınız." buyruluyor. Ben hurma bahçemi çok seviyorum, orayı Allah yolunda sadaka olarak verdim. Dilediğiniz gibi onda tasarrufta bulunabilirsiniz! Ebu Talha Hazretlerinin bu sözleri üzerine Peygamber Efendimiz (s.a.v.): "Ne büyük iş! Bu çok kıymetli bir maldır, çok kıymetli bir maldır bu. Ben o malı kendi akrabalarına vermeni uygun görüyorum." buyurdular. Bunun üzerine Ebu Talha (r.a.), bu hurmalığı akrabaları ve amcaoğulları arasında paylaştırdı.
624 öğeden 941 ile 624 arasındakiler gösteriliyor.