بسم الله الرحمن الرحیم
لَقَدْ جَاءَكُمْ رَسُولٌ مِنْ أَنْفُسِكُمْ عَزِيزٌ عَلَيْهِ مَا عَنِتُمْ حَرِيصٌ عَلَيْكُمْ بِالْمُؤْمِنِينَ رَؤُفٌ رَحِيمٌ )
Allah c.c.) Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyuruyor:
Şanım hakkı için, size kendinizden öyle (izzetli) bir peygamber geldi ki, sıkıntıya düşmeniz ona ağır gelir; size düşkündür, mü'minlere karşı çok şefkatlidir, merhametlidir. [Tevbe Sûresi, 128. Ayet]
Peygamberimiz (s.a.v.) fermân etmiş:
Her peygamberin ümmeti için yaptığı bir dua vardır. Ben ise duami kıyamet gününde ümmetime şefaat için sakladım. [Müslim, Iman, 341]
Mahşerin (insanların dirildikten sonra toplanacakları haşir yerinin) dehşetinden herkes, hattâ enbiyâlar (peygamberler) dahi 'nefsî, nefsî!' (nefsim, nefsim!) dedikleri zaman, Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm 'ümmetî, ümmetî!'. (ümmetim, ümmetim!) diye re'fet (merhamet) ve şefkatini göstereceği gibi, yeni dünyaya geldiği zaman, ehl-i keşfin tasdikiyle, vâlidesi onun münâcâtında (duâsında) ümmetî, ümmetî!' dediğini işitmiş.
~ Selâm ve Dûa ile~