'' ... Konuştukları şeylerden biri yalnızlık gereksinimiydi. Bu mantıklı geliyordu bana. Bu gereksinim. Yani, masada oturmuş kitap okurken biri gelip masama oturduğunda rahatsızlık duyardım. Neden yanıma oturuyorsun? Etrafıma bakındığımda başka boş masalar görür gerçekten tiksinti duyardım. İnsan kardeşlerimi sevmem gerektiğini biliyorum, ama sevmem. Onlardan nefret de etmem; haz etmem genellikle, etrafımda olmasınlar yeter. Yalnızken kendimi daha iyi hissederim.
Tapardım yalnızlığa. Hala öyle. Yalnızken artarım. İnsanlar beni eksiltir. Özellikle erkekler, özgünlükten o kadar uzaklar ki. Kadınlar, bazen, yararlıdır. Aynı zamanda gülünç ve trajiktirler. Fakat onlarla çok fazla saat ve gün geçirmek deliliğe yol açabilir. ''
Yanlışlıkla ikinciden başladım ama bağlantısı yok sanırım ; anlamakta güçlük çekmedim. Akıcı, Bukowski nin genel tarzıyla yazılmış bir kitap. Kurgu mu gerçek mi sorusunu sorarken buluyorsunuz kendinizi
tanrı BEKLE dedi. güçtür hasta bir ruh ve aç bir karınla BEKLEMEK. hem elli beş yaşına kadar yaşayacağını kim garanti edebilir? tanrı 2.000 yıl önce şöyle bir göründü ve birkaç ucuz panayır numarası ile yetindi. Yahudi'nin tekinin onu kandırmasına göz yumdu, sonra da tüydü. insan bıkar acı çekmekten.
HEMİNGWAY BUKOWSKİ VE DAHA BAŞKA ŞEYLER.
Hayır, ne Hemingway’ın edebi dehası ne 'Çanlar Kimin İçin Çalıyor' adlı pek ünlü çalışmasının düşün dünyasında uyandırdığı ilgi ve etkileri konu alan yeni bir edebi metin ekleme çabası değil bu yazı. Kitabının adı tümüyle farklı olsaydı da bir edebiyat tutkunu onu alır okurdu, -Bukowski'nin Hemingway’a