Gece yavaş yavaş ıslanıyor, hafiften başlayarak ağır, sürekli bir yağmur, o tekdüze şapırtısı içine gömüyordu bu hiçlik evrenini; yalnız bir tek ses duyuluyordu şimdi , gece gündüz homurdanan makinenin ağır ve kocaman soluğu…
Ve Voreux yırtıcı bir hayvan gibi, içinde bulunduğu çukura çökmüş,midesine indirdiği insanları sindirmeye uğraşıyor,gittikçe daha derin, daha uzun soluyordu..
Kömür tozu…İçimde ölene dek beni ısıtacak kömür var. Oysa beş yıldır aşağı inmedim. Farkına varmadan içimde biriktirmişim herhalde. Neyse, aldırma canım! Koruyor insanı!
“Sabahları saat ona kadar yatmamalısınız.Sabah,asıl saat ona gelmeden geçer gider.Saat ona kadar işinin yarısını bitirmeyenlerin,o günkü işlerini bitirebilecekleri kuşkuludur.”
Nereye gidelim? diye sordu Prouane, şaşkın bakışlarla söylenenleri dinledikten sonra.Buralıyız beyefendi,dolayısıyla burada kalıyoruz...İnsanın bir yeri olmalı.