Horiki, beni tam anlamıyla bir insan olarak görmüyordu içten içe. Onun gözünde, aslında ölmüş olması gereken, utanmaz, şapşal bir hayalet, yani “canlı cenaze”den ibarettim.
Kurbağa.
O benim işte. Toplumun müsaade edip etmemesi hiç önemli değil. Gömsün, gömmesin, hiç fark etmez. Kedi köpekten daha sefil bir hayvanım. Kurbağa. Hantal hantal hareket ediyorum sadece.
Toplum nedir ki? İnsanların çoğulu mu? Bu toplum denilen şey somut olarak nerededir? Yine de her nasılsa, şiddetli, sert, korkutucu bir kavram olduğunu düşünerek yaşamıştım hep.