128. sone
"Sen benim musikimsin, o güzelim ellerin
Kutlu tahta tuşlarda nağmeler yaratınca
Ve coşup durmasıyla ahenk dolu tellerin
Can kulağıma o hoş ezgiler can katınca,
Çevik sıçrayışlarla yumuşacık avcunu
Öpüp duran o tuşlar beni kıskandırıyor,
Zavallı dudaklarım hasat samyor bunu,
Tahtadaki cürete bakıp duruyor mosmor.
Ne eşsiz zevk: danseden tuşlar gibi olmayı
Özlemek, parmakların dolaşırken kayarak
O tuşların üstünde coşmak, cansız tahtayı
Yaşayan dudaklardan daha çok kutsayarak.
Arsız-tuşlar sevinsin: uzat parmaklarım
Ve öpeyim diye ver bana dudaklarım."
Ye, yaşa, sev ve paylaş! Cidden ne güzel bir felsefeymiş bu yahu :) Motto olacak bir söz gerçekten. Doğanın içerisinde olurken, birilerini severken, istediğini ölçülü bir şekilde yiyip öğrendiklerini birileriyle paylaşırken de aynı bu sonede duyulan aşk gibi hissediyorum. Yaşamı sevmek çok ayrı bir şey gerçekten. Dans eden tuşlar gibi olmanın çok eşsiz bir zevk olduğu bu hayatta her zaman hayatla dansınıza devam etmenizi diliyorum.