Uzun caddelerde yaşamı o kitapta olduğu gibi yoğun yaşayıp yaşamadığımı düşündüm. Aşkı, duyguları, özlemleri? Yoksa ben yaşanan tüm olayların bir gözlemcisi, dünyanın, duyguların, özlemlerin, ülkelerin, alışkanlıkların bir seyircisi miyim? Belki de gövdenin öldürücü acılarını gözlemci olarak taşımak daha kolay olurdu. Peki ama sevinçler ve istekleri ne yaptım? Duyguların derinliğinden bir gözlemci olarak kaçtım mı, onların yarattığı akıntılarda Ben’im tümüyle yer almadı mı ve zaman dışı sessizliğimde yeterince içten değil miydim?
Savrulurken raconun kırmızı pelerini o zarif öfkeye;
zaman ki sana hasta olmuş, incelikli haytasın.
raksederken mahallenin maşallahı, eyvallahı
güzelleş be oğlum, şimdilik ölümüne kadar hayattasın, şimdilik ölümüne kadar hayattasın.