Sabah ya da akşam, cuma ya da pazar, hiçbir farkı yoktu, hepsi birbirinin aynıydı: İçini kemiren, bir an için bile olsun dinmeden eziyet eden acı; umutsuzluk içinde her şeyin tükendiği ama yine de henüz yaşamın bitmediği bilinci, adım adım yaklaşan korkutucu iğrenç ölüm tek gerçekti ve bir de bitmek bilmeyen o aynı yalanlar. Böyle bir durumda saatin, günün, haftanın ne anlamı olabilirdi ki?

Annemin gülüşünü çok seviyordum, bence dünyadaki en muhteşem sesti.

SOĞUK HAVA GELİYOR! HEMEN KENDİNİZE İYİ BİR KİTAP BULUN VE İÇİNİZİ ISITIN!

Bir oyuncu, topa güzel vurabiliyorsa, teninin ne renk olduğunun ne önemi var ki? Benim için ten rengi önemli değil.