Tek yapmam gereken bir kitap açmaktı- bir sayfadan diğer sayfaya kanayan hikayeleri görmekti. Kağıda oyulan anıları görmekti. Katlanıp kitap sayfalarının arasına konmuş bir şekilde yaşadım hayatımı.
4 arkadaş, 4 farklı hayatın bir noktada kesişmesi, 4 hayat mücadelesi. Kitapta farklı bakış açıların anlatımlarına yer verdiği için birçoğu hakkında da bilgi ediniyoruz. Daha çok Jude üzerinde duruyor gibi ancak hepsini de dinliyoruz kitapta.
Jude, ailesiz oluşu, travmalarla, istismarla geçen çocukluğu,genç yetişkinliğe kadar kötü insanlarla karşılaşması hayatının kendini mahveden bir zehirle yaşamaya başlamasına neden oluyor ne yazık ki. Sonrasında karşılaştığı iyi ve güzel insanlar bile onun kendini tekrar bulmasına, iyi hissetmesine yardımcı olamıyor. Kendi hapishanesinden kurtaramıyor onu. Okurken hem çok üzüldüm onun için hem de davranışlarının yaşadıklarına göre normal tepkiler olduğunu gördüm.
Dram seviyorsanız kesin okuyun derim. Ben sürükleyen bir hayat hikayesi olduğunu düşünüyorum. Üzücü ama bir o kadar da mücadele içeren bir hikaye.
Kitap, çocuklukta yaşanan her türlü travmanın, bastırılan her türlü duygunun bir gün bedenimiz aracılığıyla gün yüzüne çıkacağını anlatıyor bize. Ayrıca ailemize, ebeveynlere karşı gösterdiğimiz zorunlu sevginin sevgi olmadığını sadece bir itaat göstergesi olduğunu söylüyor. Bu da samimi bir iletişim ve sevgi ortamından alıkoyar insanı. Bu sevgisizlik de ileride yetişkinlikte türlü hastalıklarla veya daha büyük travmalarla karşısına çıkar insanın.
Kitapta ayrıca ünlü yazarlardan örnekler vermiş ve türlü vaka örnekleriyle açıklamaya çalışmış yazar.
Kesinlikle öneririm. Bambaşka bir bakış açısı katıyor kitap insana.
Eğer avcunuzun içine derinlemesine bakarsanız, orada ebeveynlerinizin ve atalarınızın tüm nesillerini göreceksiniz. Onların hepsi şu an yaşıyor. Her biri, bedeninizde mevcuttur. Siz bu insanların her birinin devamısınız.