Geldik mi yumurtanın zırt dediği yere :)) kitap gerçekten çok farklı bi anlatım ve olay örgüsüyle tasarlanmış.. Saramago’nun övdüğü ve ilerleyen zamanlarda mutlaka Nobel kazanacağını söylediği bir yazar Tavares.. sadece bunu bilerek okumaya başlayınca büyük bir beklenti içerisinde oluyorsunuz..
bu yüzden benim gibi olmayın büyük bir beklentiyle
Kitabı okumaya başladığımda içimi bi huzursuzluk kapladı. Önce kitabın dilinden kaynaklandığını düşündüm, sonra kitapta yazım hataları olabileceğini düşündüm çünkü bu beni rahatsız eder, daha sonra olay sıralamasında yanlışlıklar olduğunu düşündüm hatta kitabı yarım bırakmayı bile düşündüm ancak bırakamadım. Kitabı okumaya devam ettim beni bir anda içine aldı. Klasik bir genç kız ergen kitabı gibi başlayıp böyle duygusal ve psikolojik temelleri olan bir kitap olabileceğini hiç düşünmedim. Hemen yazarı araştırdım bir de gördüm ki yazar normal bi yazar değil “gizdüşümcülük akımı” nın kurucularında Sylvia Plath olduğunu gördüm. Yazarı araştırdıkça kitabın neden bana bu kadar gerçek ve bir o kadar da karmaşık olay sıralaması olan bir kitap gibi göründüğünü anladım. İşte bu yüzden hep öncelikle yazar araştırması yapıp kitapları öyle okumaya tercih ediyorum.. bu kitapta biraz geç araştırma yaptım ama beni pes ettirmemiş olması kitabın kalitesinden ve efendiliğindendir YALOM’un kitabından sonra kafam zaten bir yığın psikanalizle doluyken bu kitabı diğer kitaplardan çekip almam tesadüf olamazdı. Yüce YALOM’un bana verdiği yetkiye dayanarak bu kitabı gerçek bir psikanalitik edilmesi gereken, yaşayan bir kitap çünkü, bir kitap ilan ediyorum… okuyun okutun efendim
Öncelikle çok uzun bir yorum yapmayacağım, kısa ve öz anlatacağım kitabı.
kitabın bir amacı var tabi ki Yalom kitaplarının hepsinde olduğu gibi psikoterapi yaklaşımlarını çok net görebiliyoruz. Bu sizi düşünmeye, hatta kendi değerlerinizi sorgulamaya yöneltiyor.
Bu durumu daha önce “nietzsche ağladığında” kitabında yaşamıştım.. o yüzden beni hemen içine aldı.
Kurgusal dili bakımından sürükleyici ve merak içeriyor. Yalom dersine çok güzel çalışmış. Hikayenin gidişi karakterlerin kurgusu ve olay sıralamalarını tarihi olaylara ve sıralamaya dikkat ederek yapmış.
Ben kitap okurken ,özellikle de böyle gerçek karakterleri, bol bol araştırma yapıyorum bu açıdan beni çok tatmin etti.
Kitapta dine yaklaşımları her iki karakterde sorguluyor ve sizin de sorgulamanıza sebep oluyor. “Acaba mı?” Dedirtiyor ancak ilerledikçe YALOM’un Spinoza’nın soruları ile Rosenberg’e psikanaliz uygulamaya çalıştığını hissediyorsunuz. Bu da sürükleyiciliği oldukça artırıyor.
İki dönemin de tarihi, siyasi ve dini yaklaşımlarına da farklı bir pencereden bakmanızı sağlıyor. Tarihi sevenleri burda canlı tutarak kitaba bağlıyor.
İki farklı dönemi İki farklı yaklaşımı oldukça objektif ve sürükleyici bir şekilde ele almış. Kitap bittikten sonra hala Spinoza’nın hayata, dinlere karşı sorularını ve yaklaşımlarını düşünmeye devam ediyorsunuz. Çok derin ve anlamlı bir kitaptı benim için.
Beni oldukça tatmin etti kitabın neredeyse her sayfasına notlar düştüm ve sürekli düşündüm.. zihnimi aydınlatmama yardım ettiği için YALOM’a ve SPİNOZA’ya teşekkür ederim