Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ölüm hayat esnasında var olup bir meyve misali insanın içinde olgunlaşır. "Kişiye özgü ölüm" bunun bir sonucudur . Öyle bir ölümdür ki bu , insan çocukluğundan itibaren onu içinde taşıyıp kendi bedeniyle besler. O ise bir karakter kişiliği kazanır ve bu özellikle yaşamaya devam eden birine benzer , tıpkı efendisi gibi olur. Ölümden sonra insan toprağın altına girer . Yani ölüm , sahibine benzer.
Sayfa 63 - Beyan yayınlarıKitabı okudu
"Planladıkları her şeyin sorunsuzca yoluna devam edeceğinden emin olan , eksikliğin nedenini sadece kendi beceriksizliklerinde arayan insanlar , yalnızca gerçekler tarafından kendilerine getirilip terk ettikleri hayata geri götürülürler. Ancak bu da uzun sürmez , kısa sürede yitip gider. Onlar da bu konuda daha fazla ısrarcı olmazlar."
Sayfa 58 - Beyan yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Korku iradenin dışındadır ve insana hükmeder. Bu korku dolu tek taraflılığın , bu dengesizliğin mantıkla başa çıkamayacağı açıktır , çünkü mantık kayda değer bir durumda ortaya çıkmaz . En iyisi, insanın böyle bir mahkûmiyeti hatırlamaması , yaşadığı ya da duyduğu dehşeti unutmasıdır . Ancak eserde Rilke şöyle der : "İnsan, hakikatlerini ciddiye almadığı günlerin sonunda, unutmak istediği anların aynılarını tekrar tekrar uykusunda görür."
Sayfa 51 - Beyan yayınlarıKitabı okudu
Ah Malte göçüp gidiyoruz ve bana öyle ge­liyor ki herkes dalgın ve meşgul, gittiğimizin farkında bile değiller.
Çocukluğu boyunca korkuya kapıldığında karşısına hep annesi ge­lir. O an ‘Büyük’ kaybolur. Daha doğrusu Malte’nin deyişiyle, anne korkuyu arkasına saklar.
Ancak eserde Rilke şöyle der: “İnsan, hakikatlerini ciddiye almadığı günle­rin sonunda, unutmak istediği anların aynılarını tekrar tekrar uyku­sunda görür.”
Reklam
Korkunun ana maddesinin ne olduğunu daha detaylı incelemek gerekir. Kierkegaard bir eserinde bu soruyu “Hiçliktir,” diye cevap­lar. “Korku ve hiçlik daima birbiriyle ilişkilidir,” dedikten sonra “an­cak hiçliğin buna ne tür bir etkisi vardır?” sorusunu sorar. Cevap bel­lidir “Hiçlik korkuyu doğurur.”
Malte, “çoğunlukla bir yalnızın hayatını yaşayan”¹¹ Rilke gibi Paris’te tek başınadır. Onun insanlarla ve çevresiyle alışılmış şekilde bir ilişkisi yoktur, bize böyle bir ilişkiden bahsetmez.
11 C.David: ‘Von R.Wagner zu B.Brecht’ Berlin, S. 196Kitabı okudu
İn­sanlar, kendilerinin de öleceklerini hiç düşünmeden sanki ölümsüz bir hayat yaşar gibi yaşamaya devam ederler.
Reklam
Şekli ne olursa olsun, ilişkiler var oldukları sürece bir insanın kişiliği de var olur.
1912 yılında İspanya yolculuğuna çıktığında Afrika’dayken tanış­tığı Arap kültürüyle ve Kuran’la derinlemesine ilgilenme fırsatı bulur. Rilke’nin Hıristiyanlık dininden uzaklaşması işte bu yıllara ve İspanya gezisine rastlar. Kuran’ı incelemesiyle İslamiyet’e ve Hz. Mııhammed’in kişiliğine duyduğu hayranlık artar. Yazdığı ağıtlardaki melek imajının da Hıristiyan’ca değil, Müslüman’ca olduğunu bizzat belirterek bu dine ne kadar önem verdiğini açıklamış olur.
309 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.